Ebu Talib (r.a)’in İmanı Hakkında İhtilaf

Davetçi: Şunu kabul ediyoruz ki ümmet arasında Ebu Talib (r.a), hakkında ihtilaf yaratmışlardır. Ama şöyle dememiz gerekir; “Allah’ım, Muhammed ve Âl-i Muhammed’in hakkına ilk zulmedene lanet et.” Ali’ye sövgü, ihanet ve lanet yolunu açan ve O’na eziyet etmek için hadis uyduranlara Allah lanet etsin. Bütün bunlar bu tür konulara neden olmuşlardır. 

Hz. Ali (a.s)’a özel buğzu olan Nasibiler, Hariciler ve atalarına uyan bazı düşüncesiz ve mutaassıp alimleriniz, bu esas üzere Ebu Talib (r.a)’in imansız olarak dünyadan göçtüğünü iddia etmişlerdir.

Sözleri senet, icmaları hüccet ve Kur’ân-ı Kerim’in dengi olan Ehl-i Beyt (a.s) İmamları, Şia alimleri ve İbn-i Ebi’l- Hadid, Suyuti, Belhi, İskafi ve onların üstatları, Mir Seyyid Ali Hemedani ve benzeri birçok insaflı alimleriniz de ittifakla Ebu Talib (r.a)’in İslâm’ı kabul ettiğini ve iman ehli olduğunu tasdik etmişlerdir.

Şia’nın Ebu Talib (r.a)’in İmanına Dair İcması


Şia’ya göre Ebu Talib (r.a), ilk etapta Peygamber (s.a.a)’e iman etmiştir. Hepsinden de önemlisi Ebu Talib (r.a)’in imanı fıtratıyla olmuştur; Haşimoğulları’ndan kardeşleri Hamza ve Abbas gibi küfürden sonra değil. Şia toplumu, Ehl-i Beyt’e uyarak Ebu Talib (r.a)’in asla puta tapmadığı, hatta Hz. İbrahim (a.s)’in vasilerinden olduğu kanısındadır. Büyük alimlerinizin muteber kitaplarında da buna işaret edilmiştir. Örneğin:

İbn-i Esir Cami’ul- Usul’da şöyle diyor: Ehl-i Beyt (a.s) nezdinde Peygamber (s.a.a)’in amcalarından Hamza, Abbas ve Ebu Talib dışında İslâm’ı kabul eden olmadı.”

Şüphesiz Ehl-i Beyt (a.s)’ın (a.s) icması her Müslüman için hüccettir. Zira Ehl-i Beyt (a.s) Kur’ân-ı Kerim’in dengidir ve biz Müslümanların sapmamak için sarılması gereken iki değerli emanetten biridir.

Sekaleyn hadisi ile önceki geceler arz etmiş olduğum iki fırkanın da (Şii-Sünni) ittifak etmiş olduğu hadisler esasınca, Peygamber (s.a.a) Ehl-i Beyt’i bizlere tavsiye etmiştir.

“Ev ehli evde olanı daha iyi bilir.” kaidesi esasınca, takva abidesi olan o yüce hanedan, kendi dede, ecdat ve amcalarının küfür veya iman ettiğini, Muğeyre bin Şube, Beni Ümeyye, Hariciler, Nasibiler ve cahillerden daha iyi bilmekteler.

Bütün Ehl-i Beyt (a.s)’ın, özellikle kendi hadislerinizde de belirtildiği üzere Allah-u Teala ve Resulünün doğruluğuna tanıklık etmiş olduğu Hz. Ali (a.s) gibi birisinin,

Ebu Talib (r.a)’in dünyadan mümin ve muvahhid olarak gittiğini bildirdiği halde bunu kabul etmemeniz, ama Hz. Ali (a.s)’ın düşmanı olan fasık ve facir Muğeyre ile bir avuç Emevi, Harici ve Nasibilerin sözlerine inanarak bu hususta ısrar ve inat etmeniz gerçekten çok şaşırtıcıdır!

Büyük alimlerinizden İbn-i Ebi’l- Hadid Nehc’ul- Belağa Şerhi c. 3, s. 310’da şöyle diyor: “Ebu Talib (r.a)’in İslâm’ı ihtilaflıdır. Ama Şia camiası ve Zeydiye’nin çoğu onun Müslüman olarak dünyadan göçtüğünü açıkça beyan etmişlerdir. Şia ulemasının icmasının yanı sıra Belhi, İskafi ve benzeri büyük alimlerimiz de Ebu Talib (r.a)’in iman ettiği kanısındalar. 

İman ettiğini gizlemesinin nedeni ise, Peygamber (s.a.a)’e yardımcı olabilmek ve muhaliflerin onun makamını göz önünde bulundurarak Hz. Peygamber’e eziyet etmemeleri içindi.”

Zahzah Hadisi ve Onun Cevabı


Şeyh: Siz “Zahzah” (dibi derin olmayan az su) hadisini görmediniz mi ki şöyle buyuruyor:

“Ebu Talib ateşten olan zahzah’ta (az bir suda)dır.”

Davetçi: Bu hadis de diğer uydurma hadisler gibi uyduruk bir hadistir. Maalesef bazı Ehl-i Beyt (a.s) düşmanlarının, Emeviler, özellikle de nifak silsilesinin başı mel’un Muaviye bu küfür ve nifak kokan hadisi uydurmuşlardır. 

Daha sonraları da Ümeyye oğulları ve taraftarları Ali (a.s)’a düşmanlık olsun diye o uydurma hadisleri yaymış meşhur etmişlerdir. Ebu Talib (r.a)’in da Abbas ve Hamza gibi iman ehli olduğunu halktan gizlemişlerdir.

Her şeyden daha ilginci de şu ki “Zahzah” hadisini uyduran kimse de Hz. Ali (a.s)’ın en büyük düşmanı fasık Muğeyre bin Şube’dir. İbn-i Ebi’l- Hadid Nehc’ul- Belağa Şerhi c. 3, s. 190’da ve Mesudi Müruc’uz Zeheb’de ve başkaları da kendi kitaplarında şöyle yazmışlardır: “Muğeyre Basra’da zina etti. 

Şahitler gelip Ömer’e şehadette bulunmak istediler. Üç kişi şehadette bulundu. Ama dördüncü şahit, yapılan telkin ve tehditler karşısında şehadette bulunmaktan vazgeçti. Bundan dolayı o üç kişiye had uygulandı, Muğeyre de böylece kurtulmuş oldu.”

İşte bu zani, şarapçı ve fasık insan Muaviye’nin en yakın dostuydu. Hz. Ali’ye düşmanlığı yüzünden bu hadisi uydurdu, Muaviye ve taraftarları da bu uydurma hadisi güçlendirip yaymaya çalıştılar.

Bu hadisin ravilerinden olan Abdulmelik bin Umeyr, Abdulaziz Raverdi, Sufyan-i Sevri vb. kimseler, bizzat büyük alimleriniz tarafından red edilmiştir. Örneğin: Zehebi Mizan’ul- İtidal c. 2’de onların güvenilir olmadıklarını yazmıştır.

Özellikle de Sufyan-i Sevri’nin iftiracı ve yalancılardan olduğunu açıkça beyan etmiştir. Böylesine iftiracı, yalancı ve fasık insanların sözüne nasıl itimat edebiliyorsunuz?