İcmanın Reddine Dair Deliller

Öncelikle şahit getirdiğiniz hadise göre ümmetin icmasının sağlam bir delil ve hüccet olduğunu söylediniz. Elbette sizin kendiniz de çok iyi biliyorsunuz ki, “ümmet” lafzı, “ya-i mütekellim”e izafe olduğunda umumu ifade etmektedir. Öyleyse hadisin manası (eğer sahih ise) şöyle olur; “Ümmetimin hepsi hata ve dalalet üzerine icma etmezler.” Yani Peygamberin ümmetinin hepsi bir işte birleştikleri zaman o işte hata olmaz. Biz de ümmetin istisnasız olarak hepsinin icma 

(ittifak) etmesinin netice vereceğini kabullenmekteyiz. Zira Allah-u Teâla bu ümmetin içerisinde has insanların hak ile ve hakkın da onlar ile olması üzere bir grup insanlar karar kılmıştır. Yani Allah’ın hüccet ve halifesi onların içerisinde bulunmaktadır. Katiyen ümmetin hepsi icma ettiğinde, hak ehli ve Allah’ın hücceti olan o grup, ümmet içersinde bulunacak, onların hata ve dalalete düşmelerine mani olacaktırlar.

Eğer birazcık dikkat edip ciddi düşünecek olursanız, bu hadis Resulullah (s.a.a)’in halife tayin etme işini ümmete bırakmasına delalet etmez.

Eğer alicenabınızın söz ve görüşü doğru olursa, kamil dinin sahibi olan Resulullah’ın; “Benim ümmetim dalalet ve hata üzerine icma etmezler.” beyanına göre, O Hazret halife tayin etme hakkını kendisinden uzaklaştırıp ümmete bırakmıştır. (Oysa hadis böyle bir şeye delalet etmemektedir.) Ümmete bırakmış olduğu takdirde de bütün Müslümanlar, hilafette fayda sahibi olduklarından dolayı halife seçimine hepsinin katılmaları gerekir. 

Yani Resulullah (s.a.a)’in vefatından sonra bütün ümmetin toplanıp istişare ederek ümmetin hepsinin icmasının onayı ile kamil olan bir şahsı hilafete seçmeleri gerekir. Şimdi sizlerden soruyorum, Resulullah (s.a.a) daha yeni vefat etmişken, Sakife adında, üzeri kapalı küçük bir yerde Ebu Bekir'in halife olarak ilan edilmesi, bütün ümmetin toplanıp oy vermesiyle mi gerçekleşti, yoksa başka şekilde mi gerçekleşti?

Hafız: Çok tuhaf bir açıklamada bulundunuz. Ebu Bekir (r.z) hilafet makamında oturduğu iki yıl zarfında, bütün Müslümanlar ona itaat edip emrine uydular; işte bu, hakkaniyete delil olan icmadır.

Davetçi: Gerçekten cevap vermede mugalata ettiniz. Benim sorum, Ebu Bekir'in hilafetinin bütün dönemi ile ilgili değildi. Benim sorum şudur: Acaba, “Beni Saide Sakife”[10]sinde Ebu Bekir’in hilafetine oy verirken bütün ümmet icma etmiş miydi, yoksa birkaç kişiden oluşan küçük bir grup mu orada toplanarak oy verip biat ettiler?

Hafız: O küçük grubun sahabenin büyüklerinden olduğu ve zamanla icmanın gerçekleştiği bilinen bir şeydir.

Davetçi: Sözü kıvırmadığınız ve hakikatleri açıkladığınızdan dolayı çok memnun oldum. Allah aşkına insaflı olunuz; acaba Resulullah (s.a.a) doğru yolu ümmete göstermeye daha layık olmasına rağmen bu büyük hakkı kendi üzerinden atarak onu ümmete bıraktı da birkaç kişi politikacılık mı yapsınlar; kendi arkadaşlarından birine biat mı etsinler; 

(Evs kabilesi Hazrec kabilesiyle geçmişten kaynaklanan düşmanlıktan dolayı onlardan öne geçmek için Sa'd bin Ubade’ye biat mı etsinler;) daha sonra zamanın geçmesiyle bazıları korkudan, bazıları da dünya malından dolayı teslim olarak hükümet mi yapsınlar? Sizin bu gece, o birkaç kişinin toplanmasına icma ismini vermeniz için mi böyle yaptı? Acaba Mekke, Yemen, Cidde, Tâif, Habeşe ve diğer şehir ve köylerdeki Müslümanlar, ümmet-i merhumeden değil miydiler; halifenin seçilmesinde görüş ve oy hakları yok muydu?

Eğer işin içinde komplo, hile, siyaset ve önceki anlaşmalar nazara alınmadıysa ve sizin deliliniz de hak ise, o zaman neden ümmetin icmasının gerçekleşmesi, dalalete düşülmemesi ve bütün Müslümanların hilafet hakkında görüşlerinin alınması için sabretmediler?

Nitekim dünyanın gelişmiş milletleri arasında şu adettir ki, bir cumhurbaşkanı veya bir lider seçmek istediklerinde, halkın görüşü alınır, onların oylarına saygı gösterilir ve ekseriyetin oyu ne ise ona göre amel edilir. Eğer dünyanın tarihine bakacak olursanız, böyle esassız bir şeyi ve birkaç kişinin eliyle seçilen bir önderi asla göremezsiniz. Zira kültürlü düşünür, bilim ve ilim adamları, böyle bir işe gülmektedirler.

Her şeyden daha çok şaşırılacak şey de, böyle küçük bir grubun, üzeri kapalı ufak bir yerde toplanmasına icma adı verilmesi ve 1335 yıldan sonra da taassupla boş ve yanlış olan bu söz ve iş üzerinde durulup ümmetin icmasının hilafetin hakkaniyetine delil olarak söylenmesidir. Yani Sakife’de birkaç kişiden oluşan bir grubun bir araya gelmesiyle millet ve ümmetin kaderinin bir kişinin eline verilmesi ve ona itaatin de farz oluşunun söylenmesidir!

Hafız: Neden lütufsuzluk yapıyorsunuz; Sakife’de gerçekleşen icmadan maksat, sahabenin büyükleri ve akıllılarının icmasıdır.

Davetçi: Buyurmuş olduğunuz “icmadan maksat, sahabenin büyükleri ve akıllılarının icmasıdır” sözünüz, delilsiz, mantıksız ve tahakkümdür. Zira sizin bu hadisten başka hiçbir deliliniz yoktur. İstidlal ettiğiniz bu hadisin neresinde sahabenin büyükleri ve akıllıları anlaşılmaktadır. Siz, alimlerin hayretle baktıkları bu hadisi, kendi hayalinize göre mana ediyorsunuz.

Oysa ben daha şimdi “Ümmetî” kelimesindeki “ya” zamirinin, sahabeden (fazilet sahibi olsalar dahi) birkaç kişilik bir gruba değil, umuma delalet ettiğini arz ettim.

Farz edelim ki biz sizin bu sözünüzü (yani icmadan maksat ashabın büyükleri ve akıllılarının icmasıdır) kabullendik; şimdi söyler misiniz acaba sahabenin büyükleri ve ileri gelenleri sadece Sakife’de toplanıp da Ebu Bekir, Ömer ve kabir kazan Ebu Ubeyde (Cerrah)’nin önderliğine oy veren ve biat eden birkaç kişiden mi ibarettir?

Acaba Müslümanların diğer şehirlerdeki sahabelerden akıllı olan büyükler yok muydu? Acaba Resulullah (s.a.a)’in vefatı esnasında Medine’de bulunan bütün kavimlerin ileri gelenleri ve ashabın büyükleri, Sakife gibi küçük yerde bir araya gelip de böyle bir işte icma ettiler mi ki, o da bu akşam size deliliniz olabilsin?

Hafız: Hilafet meselesi mühim bir iş olduğu için fitne ve kargaşalık çıkmasın diye vakit dar olduğundan dolayı diğer beldelerdeki Müslümanlara haber vermediler. Zira Ebu Bekir ve Ömer Ensar’dan bir grubun Sakife’de toplandığını duyduklarında, acele ile oraya gidip sohbetler ettiler ve Ömer siyasi bir şâhıs olduğu için ümmetin salahını, Ebu Bekir’e biat etmekte görüp ona biat etti. Diğer bir grup da Ömer’e tabi olup biat ettiler. Ama Ensar ve Hazrec kabilesinden olan bir grup Sa’d bin Ubade’ye uyarak biat etmeden çıkıp gittiler. Bu meselede acele etmenin sebebi de bundan ibaretti.

Davetçi: Bütün tarihçilerin, sizin büyük alimlerinizin de tasdik ettiği gibi, siz de şu gerçeği tasdik ediyorsunuz ki, daha işin başlangıcı olan Sakife gününde icma gerçekleşmedi.

Ebu Bekir, siyaset yaparak Ömer ve Ebu Ubeyde’ye iltifatta bulundu, onlar da Ebu Bekir'e tearufta bulunup sen bizden daha layık ve daha evlasın dediler, daha sonra çabucak Ebu Bekir’e biat ettiler. Evs kabilesinden hazır olan birkaç kişi de Hazreçlilerle geçmişten olan düşmanlıklarından dolayı Sa’d bin Ubade’nin emir olup da onlardan öne geçmemeleri için Ebu Bekir’e biat ettiler ve sonraları zaman geçmesiyle bu biat genişlemeye başladı. 

Oysa, eğer icma delili sağlam bir delil idiyse, o zaman bütün ümmetin (sizin sözünüze göre akıllıların) bir araya toplanarak istişare edip oy birliğiyle halifeyi tayin etmek için sabretmeleri gerekirdi.

Hafız: Arz ettim ki, işin içinde fitne ve kargaşa olduğundan ve iki kabile olan Evs ve Hazrec’in Sakife’de bir araya gelerek halifenin kendi içlerinden olmasının gerektiğine dair münakaşa ettiklerinden dolayı onlar böyle yaptılar. Gerçekten hilafet meselesinde en küçük bir gaflet, Ensar’ın yararına tamamlanır ve Muhacirin eli bu işten uzaklaşırdı. İşte bunun için acele etmekte mecburdular.

Davetçi: Biz de göz yumarak sizin bu sözlerinize teslim oluyor ve sizin kendi sözlerinizden delil çıkarıyoruz. Muhammed bin Cerir-i Taberi’nin kendi tarihinde (c. 2, s. 457) ve diğer büyük alim ve tarihçileriniz yazdıklarına göre, Müslümanlar Sakife’de hilafet meselesinde istişare için bir araya toplanmamışlardı; aksine iki kabile olan “Evs” ve 


“Hazreç” kendilerine bir emir tayin etmek için toplanmışlardı. Bu esnada Ebu Bekir ve Ömer aceleyle kendilerini onların münakaşa meclisine yetiştirip bu ihtilaftan kendi yararlarına su istifade ettiler. Hakikaten eğer onlar böyle mühim bir iş olan hilafet meselesinde istişare için bir araya toplanmıştılarsa, geriye kalan bütün Müslümanlara da oy kullanmaları için haber vermeleri gerekirdi.