Velid Sarhoş Olduğu Halde Cemaat Namazı Kıldırdı

Bunlardan birisi Velid bin Utbe bin Muit idi. Osman onu Kufe’ye vali olarak gönderdi. Velid öyle bir kimsedir ki, Mes’udi “Müruc’uz- Zeheb”de Osman’ın hal tercümesini anlatırken şöyle diyor: Resulullah (s.a.a) Velid’in hakkında şöyle buyurmuştur: “O, ateş ehlindendir.” Velid, fısk-u fücurda, açıkça günah işleyenlerin son derecesine ulaşmıştı.

Mes’udi “Müruc’uz- Zeheb”de, Ebu’l- Fida kendi tarihinde, Süyuti “Tarih’ul- Hulefa”nın 104. sayfasında, Ebu’l- Ferec “Eğani”nin c. 4, s. 178’inde, imam Ahmed “Müsned”in c. 1, s. 144’ünde, Taberi “Tarih-i Taberi” adlı kitabının c. 5, s. 60’ında, Beyhaki “Sünen-i Beyhaki”nin c. 8, s. 318’inde, İbn-i Esir “Kamil”in c. 3, s. 42’inde, Yakubi “Tarih-i Yakub” adlı kitabının c. 2, s. 142’sinde, İbn-i Esir “Usd’ul- Ğabe”nin c. 5, s. 91’inde vb. birçok kimseler şöyle yazıyorlar:

“Velid Kufe’de valiyken bir gece sabaha kadar eğlendi, sabah ezanının sesi yükselince, sarhoş bir halde camiye gelerek mihraba geçip sabah namazını 4 rekat kıldırdı ve daha sonra halka; ‘İsterseniz daha da artırabilirim’ dedi.”

Bazıları şunu da eklemişlerdir: “Velid mihrapta kustu, halk çok rahatsız olduklarından dolayı onu Osman’a şikayet ettiler.”

Osman’ın etrafındaki hali malum olan (fasık) kişilerden birisi de Muaviye’dir. Osman onu Şam’a vali tayin etti. Yine Velid’den sonra Sa’d bin As’ı Kufe’ye vali tayin etti.

Bunların İslam ülkelerindeki yaptıkları zulüm ve fesat doruk noktaya ulaştı, halkın feryatları yükselmeye başladı, halkın şikayet mektuplarını hilafet sarayına getiren herkes kovuldu.
Osman’ın Yaptığı Yanlışlıklar Kendi Ölümüne Sebep Oldu

Osman’ın, Resulullah (s.a.a)’in sünnet ve siretine, hatta Ebu Bekir ve Ömer’in bile yol ve tutumlarına aykırı olan bu çeşit amel ve hareketleri, halkın galeyana gelip kıyam etmesine sebep oldu; neticede de olan oldu.

Kesinlikle Osman’ın bedbahtlık ve katlinin sorumlusu kendisidir. Çünkü yaptıkları işleri yeniden inceleyip gözden geçirmedi. Hz. Ali’nin nasihatlerini dikkate almadı ve etrafındaki Emevilerin tezahürlerine aldanarak kendisini onlara kurban etti.

Nitekim ikinci halife Ömer, (onun ahlak yapısını iyi bildiğinden dolayı) bu durumu önceden tahmin etmişti. İbn-i Ebi’l- Hadid “Nehc’ul- Belağa Şerhi”nin c. 3, s. 106’sında, Ömer ile İbn-i Abbas’ın sohbetini naklederek şöyle yazıyor: Ömer, şuradaki altı kişinin her biri hakkında bazı sözler deyip eksiklerini vurguluyordu. Sıra Osman’a gelince, üç defa derin ah çekerek şöyle dedi:

“Allah’a and olsun ki, Osman hilafeti ele geçirirse, İbn-i Muit oğullarını (Mervan ve diğerlerini) mutlaka halkın boynuna bindirecektir; daha sonra da Araplar kıyam edip onu öldüreceklerdir.”

İbn-i Ebi’l- Hadid “Nehc’ul- Belağa Şerhi”nin c. 1, s. 66’sında mezkur sözü naklettikten sonra şöyle diyor: “Ömer’in Osman hakkındaki tahmini doğru çıktı. Çünkü o hilafete geldiğinde Emevileri etrafına yığdı,

onları halkın sırtına bindirdi, onları vali yaptı, onlar da valiliklerinde yapılmaması gereken işleri yaptılar. Osman onları azletmeye, değiştirmeye ve mel’un Mervan’ı kendisinden uzaklaştırma gücüne sahip olmasına rağmen bunu yapmadı. Nihayet onların bu tutumu, halkın rahatsızlığına, kıyamına ve Osman’ın öldürülmesine yol açtı.”

Tüm bu bela ve saygısızlıklar, Mervan ve etrafındakiler tarafından onun başına geldi; onun da halkın şikayet mektuplarına itina etmemesi, kendisinin öldürülmesine sebep oldu.

Beyler, insaf iyi bir şeydir; sizin büyük alimlerinizden olup Hicri 300’de yaşayan Muhammed bin Cerir-i Taberi’nin Tarihine bir göz atın; o, c. 5, s. 357’de şöyle yazıyor:

Resulullah (s.a.a); Ebu Süfyan’ın merkebe bindiğini, Muaviye’nin onu çektiğini, Yezid’in de onu arkadan sürdüğünü görünce şöyle buyurdular:

“Allah, merkeptekine, onu önden çekene ve onu arkadan sürene lanet etsin.”

Bunları öğrendikten sonra kendiniz hüküm veriniz ki; Acaba Osman neden Allah Resulünün lanet ve sürgün ettiği bir kimseyi muhterem sayıp bağrına basıyor? İslam dinine karşı inkılap yapmaları için mi onlara emirlik ve hükümet verdi?

Hayır, biz, halifenin bu çeşit amellerine ve onun düşüncesizliğine şaşırıyoruz; sadece biz değil, sizin Taberi ve İbn-i A’sem-i Kufi gibi büyük alimleriniz de onun bu tutumuna şaşırıp kendi tarih kitaplarında şöyle yazmışlardır:

“Acaba neden halife Osman, hilafetinin ilk günlerinde İslam’ı, vahyi ve Cebrail’in inişini inkar eden Ebu Süfyan’ı öldürmeyip de küçük bir değişiklikle olayı ört-bas etti? Halbuki bütün Müslümanların ittifakıyla, böyle bir mel’unun katli farz idi!” “İbret alın ey basiret sahipleri!”

Halkın Hoşnutsuzluğu Osman’ın Öldürmesine Sebep Oldu


Bunlara ilâve olarak Nehc’ul- Belağa’nın 163. hutbesine ve İbn-i Ebi’l- Hadid’in “Nehc’ul- Belağa Şerhi”nin 2. cildinin 482. sayfasında (Mısır baskısı) hutbeyi şerh ederken Tarih-i Taberi’den naklettiği rivayete müracaat ediniz. O rivayette şöyle nakledilmiştir:

“Resulullah (s.a.a)’in sahabelerinden bazıları şehirlere mektuplar yazarak Müslümanları cihada davet ettiler. Emevi ve diğerlerinin Osman’ın himayesiyle yaptıkları zulümlerden bıkan halk, Hicri 34’de Medine’ye gelerek Hz. Ali’nin (a.s) huzuruna vardılar; O’nu vasıta kılarak halife Osman’ın yanına gönderdiler.

Hz. Ali (a.s) mümkün olduğu kadar ona nasihatte bulundu, bir takım vali ve hakimlerin değişmesini ve yaptıkları amelleri tekrar gözden geçirmesini istedi, onu bu çeşit işlerin doğurabileceği sonuçlar hakkında uyardı; hatta canının tehlikede olabileceğini bile şu sözlerle ona anlattılar:

“Allah aşkına, sakın bu ümmetin maktul önderi olma. Zira söylenene göre, bu ümmette bir lider öldürülecektir; onun öldürülmesiyle kıyamete kadar katl-u kıtal (ölüp öldürülme) olacaktır.”

Ama Mervan ve Halife Osman’ın etrafındaki Emeviler, Hazretin ona değerli nasihatlerini etkisiz hale getirdiler. Bunun üzerine o, Hz. Ali yanından çıktıktan sonra, halkın camide toplanmasını emretti. 

Minbere çıkarak halkı teselli edeceği ve valileri azledeceği yerde, öyle bir şekilde konuştu ki, halkın incinmiş kalplerini daha da incitti. Nihayet iş o yere vardı ki, Ömer’in tahmin ettiği gibi Osman kendisinden rahatsız olan halkın eliyle öldürüldü.

Demek ki Osman’ın ölümüne sebep olan şey, onun yanlış işleri oldu; büyüklerin nasihatini dinlemeyince yaptıklarının cezasını gördü. Ama Ebu Bekir ve Ömer öyle yapmadılar; onlar sürekli olarak Emir’ul- Müminin Hz. Ali (a.s)’ın nasihatlerini dinleyip onları göz önünde bulundurdular ve böylece bir takım olumlu neticeler elde etmiş oldular.
Osman’ın Resulullah’ın Ashabına Darbe Vurması

Daha sonra Osman, yaptığı hatalardan dolayı kendisine itirazda bulunan bazı sahabelerin dövülmelerini emretti. Onun bu emri doğrultusunda, onları o kadar dövdüler ki, bazıları öldü, bazıları ise sakat oldu.

Osman’ın dövdürdüğü sahabelerden birisi Abdullah bin Mesut idi. O, hafız, kari, Kur’ân katibi ve Resulullah (s.a.a)’in özel sahabelerinden idi; hatta Ebu Bekir ve Ömer ona saygı gösterip onunla istişarede bulunuyorlardı.

Özellikle İbn-i Haldun kendi Tarihinde şöyle yazmıştır: İkinci halife Ömer, hilafet-i döneminde Abdullah’ın kendisinden ayrılmaması için ısrarlıydı. Zira O, Kur’ân ve dini hükümler hakkında gerekli bilgiye sahipti. Resulullah (s.a.a) onu çok övmüştür. Nitekim İbn-i Ebi’l- Hadid ve diğerleri buna değinmişlerdir.