Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun

Ahzab suresi 33. ayette ise şöyle buyuruluyor:

“...Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.”

Âl-i İmran suresi 33 ve 34. ayetlerde ise şöyle buyuruluyor:

“Allah birbirinden gelme bir nesil olarak Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesi ile İmran ailesini seçip alemlere üstün kıldı.”

Fatır suresi 32. ayette ise şöyle buyuruluyor:

“Sonra kitabı kullarımız arasında seçtiklerimize verdik...”

Nur suresi 35. ayette ise şöyle buyuruluyor:

“Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun temsili, içinde lamba olan bir kandil gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir. O fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki doğuya da batıya da nisbet edilmeyen mübarek bir ağaçtan yani zeytinden (çıkan yağdan tutuşturulur) onun yağı neredeyse kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu) nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruna eriştirir.

Daha birçok ayet vardır. Ama burası yeri olmadığından bu kadarıyla yetiniyorum. Hatip Harezmi Menakıb’da, imam Ahmed Müsned’de, Hafız Ebu Naim, Ma Nezele Min’el- Kur’ân fi Ali’de, Hafız Ebu Bekir Şirazi, Nuzul’ul- Kur’ân fi Emir’il Müminin’de Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyruğunu kaydetmişlerdir:

“Kur’ân-ı Kerim’in dörtte biri biz Ehl-i Beyt hakkında nazil olmuştur.”

Hakeza Hafız Ebu Naim Ma Nezele Min’el- Kur’ân Fi Ali’de, Ahmed Hanbel Müsned’de, Vahidi Esbab’un- Nuzul’da, Muhammed bin Talha Metalib’us- Süul’de, 

İbn-i Asakir ve Muhaddis-i Şam, Tarih’inde, Hafız Ebu Bekir Şirazi, Nuzul’ul- Kuran fi Emir’il- Müminin’de, Muhammed bin Yusuf Kifayet’ut- Talib’in 62. babının evvelinde, Hace Kelan Süleyman Belhi, Yenabi’ul- Mevedde 42. Bab’da Taberani’den naklen İbn-i Abbas’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Kur’ân’da Ali’yi öven 300’den fazla ayet vardır.”

Elbette bu ayetlerden her biri hakkında birkaç saat sohbet etmek gerekir. Vakit olmadığından sadece onlardan sadece bazısını aktardım. Araştırmacılar, özellikle apaçık gerçeği bulmak için, imam Fahr-u Razi, imam Sa’lebi, Zemahşeri, Suyuti, Taberi, Nişaburi ve Vahidi’nin Tefsirleri ile Himvini’nin Feraid’us- Simtayn, Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Sünen-i Ebi Davud, Hamidi’nin Cem’un- Beyn’es- Sahihayn,

Ahmed bin Hanbel’in Müsned, İbn-i Hacer’in Savaik, Harkuşi’nin Şeref’ul- Mustafa, İbn-i Ebi’l- Hadid’in Nehc’ul- Belağa Şerhi, Hafız Ebu Naim’in Hilyet’ul- Evliya, Şehristani’nin Mefatih’ul- Esrar, Harezmi’nin Menakıb, Maliki’nin Fusul’ul- Muhimme, Hakim Ebu’l- Kasım’ın Şevaid’ut- Tenzil, İbn-i Abdulbirr’in İstiab, Cevheri’nin Sakıfe,

Hace Kelan Hanefi’nin Yenabi’ul- Mevedde, Hemedani’nin Meveddet’ul- Kurba, İsfahani’nin Ma Nezele Min’el- Kuran fi Ali, Muhammed bin Talha’nın Metalib’us- Süul, İbn-i Esir’in Nihaye, Genci Şafii’nin Kifayet’ut- Talib, Ebu Bekir Şirazi’nin Nuzul’ul- Kur’ân fi Emir’il Müminin, Seyyid Ebi Bekr bin Şehabuddin Alevi’nin Reşfet’us- Sadi ve diğer benzeri kitaplara müracaat etmelidir.

Sözü uzatmak istemiyorum. Dediğim gibi Şia’ya göre ayetteki ulu’l- emrden maksat akli ve rivai deliller esasınca da on iki Ehl-i Beyt (a.s) İmamlarıdır. Bu konuda rivai deliller oldukça fazladır.

Ama burası bütün bunları ele almaya müsait değildir. Ayetteki deliller hükmü gereği de sabit olduğu üzere Allah-u Teala ve Peygamber (s.a.a)’e itaatle bağlantılı olarak itaat edilen ulu’l- emr de hatalardan masum olmalıdır.

Nitekim imam Fahr-u Razi Tefsir’inde bunu itiraf ederek şöyle diyor: “Eğer ulu’l- emr’in masum olmadığını söylersek o zaman karşıtların çelişmesi durumu ortaya çıkar ki bunun da imkanı yoktur. Ulu’l- emr ümmetin en alimi, faziletlisi, takvalısı ve kamili olmalıdır ki, 

Peygamber (s.a.a)’in tüm güzel sıfatlarına sahip olsun ve böylece de itaati farz kabul edilsin. Bu sıfatlar ümmet arasında alimlerinizin de tasdik etmiş olduğu gibi sadece on iki İmamda mevcuttur. Allah-u Teala da tathir ayetinde buna tanıklık etmiştir.

Büyük alimlerinizin muteber kitaplarında Ehl-i Beyt (a.s)’ın masumiyeti hakkında birçok rivayet nakledilmiştir. Teberrüken bunlardan bazısına değinmek istiyorum.

Şeyh Süleyman Belhi, Yenabi’ul- Mevedde’nin 77. babının zımnında s. 445’de ve Himvini Feraid’us- Simtayn’de İbn-i Abbas’dan şöyle rivayet etmektedir: Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu duydum:

“Ben Ali, Hasan Hüseyin ve Hüseyin’in soyundan dokuz kişi tertemiz ve masumuz.”

Selman-i Farisi de Peygamber (s.a.a)’in Hz. Hüseyin’in omzuna dokunarak şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Bu, İmam oğlu İmamdır, bunun soyundan dokuz kişi de iyiler, eminler ve masumlardır.”

Zeyd bin Sabit de Peygamber (s.a.a)’den şöyle rivayet ediyor:

“Şüphesiz Hüseyin’in sulbünden iyi, emin, masum ve adil İmamlar çıkacaktır.”

İmran bin Hasin de, Peygamber (s.a.a)’in Hz. Ali (a.s)’a şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Sen benim ilmimin varisisin ve benden sonraki halifemsin. İnsanlara bilmediklerini öğretensin. Sen iki torunumun babasısın, kızımın eşisin. Temiz itret ve masum İmamlar sizin soyunuzdandır.”

Bu konuda Ehl-i Sünnet yoluyla rivayet edilen sayısız rivayet vardır. Şu anda örnek olarak zikrettiklerim yeterlidir. Onların ilmi hakkında da Ehl-i Sünnet yoluyla da rivayet edilen birçok rivayet vardır.

Geçen gecelerde bu konuda uzun uzadıya açıklamalarda bulundum. Bunu dergilerde ve gazetelerde okudunuz sanırım. Burada da örnek olsun diye bir tanesini zikretmek istiyorum.

Ebu İshak Şeyh’ul- İslâm Himvini Ferasid’us- Simtayn’da, Hafız Ebu Naim İsfahani, Hilyet’ul- Evliya, İbn-i Ebi’l- Hadid, Nehc’ul- Belağa Şerhi’inde İbn-i Abbas’dan Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir.

“Benim itretim benim tıynetimden yaratılmıştır. Allah-u Teala onlara ilim ve anlayış ihsan etmiştir. Onları yalanlayanlara eyvahlar olsun.”

İbn-i Ebi’l- Hadid, Nehc’ul- Belağa Şerhi’inde ve Siyer’us- Sahabe kitabının sahibi Huzeyfe bin Useyd’den Peygamber (s.a.a)’in bir hutbeden sonra Allah-u Teala’ya hamd edip ardından şöyle buyurduğunu rivayet etmekteler:

“Sizlere iki değerli emanet bırakıyorum: Allah’ın kitabı ve itretim olan Ehl-i Beytim. Onlara sarılırsanız kurutuluşa erersiniz.”