İnsaf Üzere Yargılamak Gerekir

Beyler eğer biraz insaflı olur ve adetlerinizden uzaklaşırsanız, temiz kalbinizle Hz. Ali (a.s)’ın enbiyanın bütün ilmine, gayb sırlarına sahip olduğunu, Peygamber (s.a.a)’in tam aynası olduğunu, bütün güzel sıfatlara, adalet makamına, takvaya ve ismete sahip olduğunu tastık edersiniz. Peygamber (s.a.a) onun kapısına gidilmesini emretmiş, itaatini kendine itaat, muhalefetini de kendine muhalefet saymıştır. 

Züht, takva, soy açısından insanların en üstünüydü. Bu yüzden Peygamber (s.a.a) onu muttakilerin İmamı saymıştır. Önceki geceler naklettiğim rivayetler esasınca da Hz. Ali (a.s) hilafet ve imamet makamına diğer bütün sahabeden daha layıktı.

Sahabenin de kendine has faziletleri vardır. Ama biz en üstün, en kamil ve en çok öncelik hakkına sahip olan kimseden söz ediyoruz.

Eğer bütün sahabe ve Peygamber (s.a.a)’in yakınları arasında Hz. Ali (a.s )’den fazilet, kemal, zahiri ve batını sıfatlar açısından üstün birini gösterecek olursanız, biz de teslim oluruz. Eğer böyle birini göstermezseniz, o zaman siz apaçık gerçeğe teslim olmalı, halka aldırmayarak hakkı kabul etmelisiniz.

(Bu esnada ellerimi göğe kaldırarak şöyle dua ettim:) Allah’ım! Sen şahit ol ki ben hakkı eda ettim, buğz ve sevgiye kapılmadan dini görevimi yerine getirdim, Şia’yı savundum, düşmanların iftiraları karşısına apaçık gerçeği açığa çıkardım ve sadece senden yardım diliyorum.

Nevvab’ın Şialığı Kabul Etmekle İlgili Sözleri


Nevvab: Kıble sahip (alicenap)! Artık vakit geçtir, huzurlarınızda feyizlendik ve iki tarafın da delillerini dinledik. Biz de bir kaç kişi olarak bütün geceler boyunca toplantılara katıldık, burada konuşulan konuları kendi aramızda dikkatlice inceledik, araştırdık. Allah-u Teala’ya şükürler olsun ki sizin vesilenizle hidayeti bulduk, apaçık gerçeği gördük. 

Hayatımızda duymadığımız delilleri duyduk. Şia’nın hak mezhep olduğuna yakin ettik. Muhalifler her ne kadar onları müşrik, kafir ve Rafızî saysa da biz Şia’nın gerçek İslâm olduğunu anladık.

Sadece burada olan bizler değil, buradaki konuşulanların yazıldığı gazete ve dergileri okuyan birçok insan gerçekleri görmüş, apaçık gerçeklere teslim olmuşlardır.

Elbette sadece bazıları işleri gereği veya makamları hasebiyle bunu açığa vuramamış, bizim nezdimizde itiraf etmiş oldukları halde takıyye etmişlerdir. Siz bu konuda hiçbir şüpheye yer bırakmadınız. Herkesin anlayacağı bir dille apaçık gerçekleri beyan ettiniz.

Ama burada olan bizler hiç kimseden bir korkumuz olmadığı için açıkça Şii olduğumuzu beyan ediyoruz. Kaç gecedir perdeyi kaldırıp kendimizi tanıtmak istedik. Ama bir türlü fırsatını bulamadık. Buna rağmen her gece basiretimiz daha da arttı. Güçlü delillerinizi duyunca, inançlarımız daha da sabitleşti.

Müsaade ederseniz ikrarımızı duyun, bize şeref verin, adımızı Hz. Ali (a.s)’ın ve On iki hidayet İmamlarının defterine yazın. Şii camiası da bizleri kardeşleri olarak kabul etsin. Allah’ın adalet mahkemesinde de bizim ilim ve yakin üzere Peygamber (s.a.a)’in halifesi ve vasileri olan on iki İmama iman ettiğimize şahitlik edin.

Davetçi: Sizin gibi seçkin insanların basiretinin açılması, apaçık gerçekleri görmesi ve akıl nuruyla idrak edip doğru yola girmesi beni çok sevindirdi. Bu doğru yolu bizzat Peygamber (s.a.a) emretmiştir.

Nitekim Ahmed bin Hanbel Müsned’de, İbn-i Ebi’l- Hadid, Nehc’ul- Belağa Şerhi’nde, Muhammed bin Talha, Metalib’us- Süul’de, İbn-i Meğazili, Fezail’de, Harezmi, Menakıb’da, Süleyman Hanefi, Yenabi’de ve diğerleri kendi kitaplarında Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir:

“Ali’nin yolu haktır; ona sarılalım.”

İnşaallah diğer kardeşlerimizde adet ve bağnazlıktan çıkar, gözlerindeki perdeler kalkar, hak ve gerçekler açıkça ortaya çıkmış olur.

Nevvab: Kıble sahip (alicenap)! Çektiğiniz zahmetler ve bize güzel ahlakla verdiğiniz cevaplardan dolayı sizlere teşekkür ederiz. Kalbimizin köşesinde duran bir sorumuza da cevap verirseniz bizi çok sevindirir, inançlarımızın pekişmesine sebep olursunuz.

Davetçi: Rica ederim buyurun, siz sorun ben cevap vereyim.

Nevvab: On iki İmam’ın imameti ve isimleri hakkında sormak istiyorum. Çünkü bütün bu geceler daha çok Hz. Ali (a.s) hakkında konuştunuz. Kur’ân’da bizlere on iki İmamın imametini gösteren bir ayet var mıdır?

Ayrıca bizim kitaplarımızda on iki İmamın ismi yer almış mıdır? Kalbimizin tatmin olması için cevap verirseniz memnun oluruz.

Davetçi: Sorduğunuz soru yerinde ve önemli bir sorudur. Cevabı da hazırdır. Ama vakit çok geç oldu. Bu sorunun cevabı da uzun süreceğe benziyor. Eğer izin verirseniz yarın akşam gelin, sizlere cevabını vereyim veya yarın sabah cevap vermeye çalışırım.

Yarın Hz. Hüseyin’in kutlu doğum yıldönümüdür. Yarın sabah öğlene kadar Risaldar Hüseyniyesi’nde bir kutlama merasimi var. Orada sizin bu sorunuza cevap vermeye çalışacağım.

Nevvab: Çok memnun oluruz, daha fazla sizi rahatsız etmek istemiyoruz. O halde izin verirseniz bu nurani toplantılarınızdan feyizlenen kardeşlerimizi size tanıtmak istiyorum.

Davetçi: Büyük bir istekle değerli kardeşlerimi muhabbetle kucaklıyorum.

Altı Kişinin Teşeyyü Mektebine Girmesi


Nevvab: La ilahe illallah Muhammed Resulullah bayrağı altında Hz. Ali (a.s)’ın ve diğer on bir İmamın hilafet ve imametini kabul eden kardeşlerimiz şunlardır.

1- Bendeniz Abdulkayyum. 2- Seyyid Ahmed Alişah. 3- Gulam İmameyn (Muhterem tacirlerden). 4- Gulam Haydar Han (Sınır eşrafından). 5- Abdulahad Han (Pencab’ın muhterem tüccarlarından). 6- Abdussamed Han (Meşhur zenginlerden).

(Bütün bu beyler bana doğru geldiler, ben de meclistekilerle birlikte ayağa kalktım, hepsini muhabbetle kucaklayıp öptüm, sonra da ardından bütün meclistekiler onlarla kucaklaştılar.

Ehl-i Sünnet kardeşlerin üzüldüğünü görünce gönüllerini almak için şöyle dedim: “Bu gece bayram akşamıdır. İslâmi emirlere göre Müslümanlar birbiriyle tokalaşmalı ve sarılmalıdırlar.

Bunun büyük sevabı vardır. O halde kalkıp her birlikte tokalaşalım sarılalım.” İlk önce Hafız Şeyh Abdusselam ile, daha sonra da diğer kardeşlerle tokalaştık, hepsinin tek tek alnından öptüm. Ardından tatlı ve şerbet ikramı yapıldı. Böylece tatlı sohbetlerle mecliste büyük bir sevinç havası yaratıldı. Kalplerde olan kırgınlıklar ve üzüntüler giderildi.

Hafız: Sahip (Cenap)! Sizinle olduğumuz bu gecelerde ömür boyu unutamayacağımız büyük lezzetler aldık. Özellikle beni minnettar ettiniz. Allah-u Teala ve ceddiniz sizlere mükafat versin. Gerçekten birçok gerçekleri ortaya koydunuz. Önceki gecelerde dediğim gibi beni uyandırdınız. Gerçekten ben o ilk geceki insan değilim.

Sizin her türlü şüpheden uzak delillerinizi duyan insaflı ve akıllı herkes mutlaka uyanacak, kendine gelecektir. Özellikle de ben çok istifade ettim. İnşaallah Ehl-i Beyt (a.s) velayeti yolunda bu dünyadan göçer ve Peygamber (s.a.a) huzuruna yüzü ak çıkarım. Sizinle daha çok konuşmak isterdim. Ama vakit çok geç oldu. Birçok şahsi işlerimiz duruyor. 

Biz de iki gece için gelmiştik. Ama çok sürdü. Bu gece son gecemiz olsun. Yarın tirenle hareket edeceğiz. Bizim bölgemize de gelirseniz sizden çok istifade ederiz.

Davetçi: Bildiğiniz gibi ben de sizinle birlikte samimiyet içinde inat ve taassuptan uzak muhabbet ettim. Sizlere büyük bir ilgi ve alaka duydum. Sizlere engel olmak istemiyorum. Ama inanın gideceğinizi duyunca çok rahatsız oldum. Büyük ariflerden biri şöyle diyor:

Ben ünsiyet ve vuslata karşıyım.

Çünkü her vuslattan sonra ayrılık gelir.

Hz. Ali de kendine mensup olan Divan’ında şöyle buyuruyor:

Gence ölüm zordur diyorlar.

Vallahi dostlardan ayrılık daha zordur.

Bu on gece gerçekten beylerden, özellikle de sizden asla unutama-yacağım birçok şeyler öğrendim. Ama “söz sözü açar” babından konuşmamız çok uzun sürdü. Her akşam altı yedi saatten fazla vaktinizi aldım. Lakin özellikle oturumlar boyunca Kur’ân-ı Kerim ve hadis rivayet ettiğimiz ve cahilce inat ve bidat şeylerden uzak kaldığımız için ibadet etmiş olduk. 

Ama insan nisyanla malûldür. Eğer benden taraf bilmeden bir saygısızlık veya rahatsızlık olmuşsa sizlerden af diliyorum. Lütfen dualarınızdan beni de eksik etmeyin.

Hafız: Söz güzelliğiniz, lütfünüz, herkesçe malumdur. Hiçbirimiz size kırgın değiliz. Sizin güzel ahlak ve edebiniz hepimizi cezb etti. Sözünüzün uzamasından ise hiç kimse sıkılmadı. Sizin güzel beyanınız ne kadar uzun da sürse asla usandırıcı değildir.

Davetçi: Siz beylere teşekkür ederek bir konuyu hatırlatmak istiyorum. Yarın ümmetin kurtarıcısı ve Peygamber (s.a.a)’in gülü Hz. Hüseyin’in kutlu doğum günüdür.

Şii kardeşlerimiz tarafından Risaldar Hüseyniyesi’nde bir kutlama merasimi vardır. Hepinizi, bütün Ehl-i Sünnet kardeşlerimi samimice oraya davet ediyorum. Peygamber (s.a.a)’e olan özel ilginiz ve Hz. Hüseyin’in ruhunu sevindirmek için siz Ehl-i Sünnet kardeşler de teşrif ediniz.

Sizin bu merasime katılmanız herkesi sevindirecektir. Bildiğiniz gibi Şii ve Sünni kardeşlerin bu merasime katılması Müslümanların düşmanlığını isteyenleri hayrete düşürecektir.

Bu kitabı Cemadi’s- Sani 1374’de bitirdim.


Bendeniz fani kul Muhammed Musevi (Sultan’ul- Vaizin Şirazi)