14:(Basralılar hakkında buyurmuşlardır ki)

Yeriniz suya yakın, gökten uzak. Akıllarınız az, tedbirleriniz bozuk. Her ok atan size atar; her yiyen sizi yutar, her saldıran sizi paralar.
102:(Basralılara):
O gün, öyle bir gündür ki Allah, evvel gelenleri de, sonra gelenleri de soru için, yaptıklarının karşılığını vermek için toplar; herkes alçalmıştır, herkes ayaktadır, beklemektedir. Ter, ağızlarına gem vurmuştur; yer, onlarla beraber titremektedir. Halkın en iyi halde olanı, ayağını basacak yer bulanı, kendine rahat bir alan elde edenidir.
(Bu hutbeden):
Fitneler, gece karanlığı gibi her yanı kaplar, hiç kimse ona karşı duramaz, hiçbir bayrak ona karşı çıkamaz. O fitneler, gemlerini azıya almış, palanları vurulmuş, koşup gelirler; onları sürenler, sürüp getirirler. O fitneleri getirenlerin belâları çetindir; silâhları azdır. Onlarla, ancak ululananlara karşı hor görünen, yeryüzünde bilinmeyen, tanınmayan, fakat gökte tanınan bir topluluk, Allah yolunda savaşır.
Yazık sana ey Basra, o fitneler gelip çatınca. yazık sana Allah'ın gazabından gelen o ordudan ki ne tozları belirir onların, ne sesleri duyulur. Yakın zamanda sende oturanlar ey Basra, kızıl ölüme çatarlar; kararmış, gövermiş açlığa uğrarlar.