70:(İbn-i Mülcem tarafından yaralanacakları gecenin sonunda buyurmuşlardır ki)

Oturmuştum, uyku bastırdı, gözlerim kapandı. Birden Rasûlullah sallallahu aleyhi ve âlihiyi gördüm. Dedim ki: Yâ Rasûlallah, ümmetinden ne dertlere uğradım, ne düşmanlıklar gördüm. Buyurdu ki: Bed-duâ et onlara, ben de Allah dedim, onlardan daha hayırlısını versin bana; benden daha kötüsünü musallat etsin onlara.
* * *
149:(Yaralandıktan sonraki sözleri:)
Ey insanlar, herkes, ondan alabildiğine kaçtığına tutulur; yaşayış, ömrü ecele doğru sürüp koşturur. Ölümden kaçmak, ona varıp tutulmaktır. bu işin gizli kalan yönünden haber almak için günlerce koştum; fakat Allah onun gizli kalmasını murâd etti. Heyhât; o, gizlenmiş bir bilgi. Şimdi vasiyetim şu; Allah'a inanın, O'na hiçbir şeyi ortak etmeyin; Allah'ın salâtı O'na ve soyuna olsun Muhammed'e inanın; sünnetini yitirmeyin. Şu iki direği dikin; şu iki ışığı yakın; bunlardan kaçıp dağılmazsanız sizi kınayış olamaz.
Herkese gücü yeterinceye dek yük yükletilmiştir; bilgisizlerin yükleri de hafifletilmiştir.[89] Müminlere rahmet eden bir Rab, doğru bir din, bilen bir İmâm var.
Ben dün sizinle eştim, dostum, bugün ibretim size, yarınsa ayrılacağım sizden. Allah beni de yargılasın sizi de. Ayağımı şu kaygan yerde dirersem sözüm budur ancak. Ama ayağım kayarsa derim ki, dalların gölgesindeydik; yellerin estiği yerlerdeydik; bulutların altındaydık; o bulutlar havada dağıldı gitti; o yellerden yer yüzünde kalan belirtiler silindi süpürüldü. Ben size komşuydum; bedenim, birkaç günceğiz komşuluk etti sizinle; pek yakında da benden size, cansız bir beden kalacak ancak. Hareketten sonra sâkin olup kalakalmış; sözler söyledikten sonra susup gitmiş. Benim şu cansız kalan bedenim, yumulmuş gözlerim, hareket edemez âzâm size öğüt verecek. bu hâl, ibret alanlara en iyi öğüt verendir; öğüdü, sözden daha tesirlidir; sözü, duyulan sözden daha geçkindir. Size, dostlarla buluşmaya giden kişi gibi vedâ etmedeydim. Yarın, sizinle geçirdiğim günleri göreceksiniz, sırlarım açılacak size; yerim boşaldıktan sonra ve yerime benden başkası geçtikten sonra tanıyacaksınız beni.[90]
* * *
23:(İbn-i Mülcem tarafından yaralandıktan sonraki vasiyetleri:)
Size vasiyetim Allah'a hiç bir şeyi ortak etmemeniz; Allah'ın salâtı O'na ve soyuna olsun, Rasulullah'ın sünnetini yitirmemenizdir. Bu iki direği dikin; bundan öte kınanmak yok size.
Ben dün sizin dostunuz, yoldaşınızdım; bugün ibretim size, yarınsa ayrılacağım sizden. Yaşarsam kanımın sâhibi benim, göçüp gidersem ölüm, zâten vaad edilmiş bana. Bağışlasanız, bu bağışlamak, benim için Allah'a bir yakınlıktır, sizin içinse bir sevap; bağışlayın; bilin şunu; "Sevmez misiniz Allah'ın sizi bağışlamasını?"[91]
Vallahi ölümün gelip çatması, bana kötü gelmediği gibi onun geldiğini görünce de tanımadığım, hoşlanmadığım bir şeyi tanımış, görmüş olmadım. Ben su arayan kişinin suya kavuştuğu, bir murâda ermek isteyenin murâdına ulaştığı hâldeyim şimdi. Allah'ın katındaki lütuf, iyi kişilere daha da hayırlıdır.[92]
* * *
47:(Şehâdetlerinden sonra, vefatlarından önce, İmâm Hasan ve İmâm Huseyn aleyhimesselâma vasiyyetleri:)
İkinize de Allah'tan çekinmeyi, dünya sizi arasa, istese bile onu aramamayı, istememeyi vasiyet ederim. Ona ait bir şeyi elde edemediğiniz, elinizdekini yitirdiğiniz için de hayıflanmayın. Gerçeği söyleyin; âhiret ecri için iş görün; zâlime düşman olun, mazlûma yardımcı kesilin.
İkinize, bütün evladıma, ehlibeytime ve bu yazım kime ulaşırsa ona, Allah'tan çekinmeyi, işlerinizi düzene koy-mayı, aranızı uzlaştırmayı vasiyet ederim. Allah'ın salâtı O'na ve soyuna olsun, Ceddinizden duydum, derdi ki: İki kişinin arasını bulmak, bütün (nâfile) namazlardan, oruçlardan üstündür.
Allah için, Allah için yetimleri koruyun, bâzı kere aç, bâzı kere tok bırakmayın onları; size tapşırılan haklarını yitirmeyin onların. Allah için komşularınızı görün, gözetin bu, Peygamberinizin vasiyetidir; komşular hakkında öylesine tavsiyede bulundu ki onlar da mîrâsa girecekler sandık. Allah için, Allah için Kur'ân'a riâyet edin; onunla amel etmekte başkaları sizi geçmesin. Allah için, Allah için namazı bırakmayın; çünkü o, dininizin direğidir. Allah için, Allah için Rabbinizin evini ziyâreti, haccetmeyi bırakmayın; siz hayatta bulundukça boşlamayın o evi; çünkü o ev, terkedilirse mühlet bile verilmez sizlere; azap gelir çatar. Allah için, Allah için mallarınızla, canlarınızla, dillerinizle Allah yolunda savaşın; birbirinizi dolaşmanızı görüp gözetmenizi, birbirinizin ihtiyâcını gidermenizi, birbirinizden yüz çevirmemenizi, birbirinizden ayrılmamanızı vasiyet ediyorum. İyiliği buyurmayı, kötülükten nehyetmeyi bırakmayın; sonra kötüleriniz başınıza geçer; sonra da duâ edersiniz, icâbet edilmez size.

Ey Abdülmuttalib oğulları, Emir'ül-Mü'minin katledildi deyip Müslümanların kanlarına girmenizi, öç almaya kalkmanızı istemem, sakının bundan. Benim için yalnız beni öldüreni öldürün. Bekleyin hele, onun şu vuruşundan ölürsem, onun bana bir tek vuruşuna karşı siz de ona bir kere vurun; şurasını, burasını keserek eziyete kalkışmayın; çünkü ben, Allah'ın salâtı O'na ve soyuna olsun, Rasûlul-lah'tan duydum, derdi ki:
Sakının eziyetten, işkenceden, öldüreceğiniz kuduz köpek bile olsa.[93]