Talutkıssasında da şöyle buyurmuştur

"Şüphe yok ki Allah, size onu seçti ve onu bilgi ve vücutta sizden üstün kıldı. Allah, mülkünü dilediğine verir."[8] Davud aleyhi's-selam’ın kıssasında da şöyle buyurmuştur: 

"Davud Calut'u öldürdü. Allah da ona mülk (saltanat) ve hikmet ihsan etti ve ona dilediğinden öğretti."[9] Resul'üne de şöyle buyurmuştur: "Allah, sana kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti ve Allah'ın senin üzerindeki fazlı 

(lütuf ve ihsanı) pek büyüktür."[10] Peygamber’in Ehl-i Beyt’i, itreti ve soyundan olan imamlar hakkında da şöyle buyurmuştur: "Yoksa onlar, Allah'ın kendi fazlından insanlara (Peygamber Ehl-i Beyt'ine) verdikleri şeyler için onlara haset mi ediyorlar?


Doğrusu biz İbrahim soyuna kitap ve hikmet verdik ve onlara büyük bir mülk (saltanat) de ihsan ettik. Böylece onlardan kimi, ona inandı, kimi de ona sırt çevirdi ve çılgın ateş olarak cehennem onlara yeter."[11]

Allah, bir kulu, kullarının işlerini yönetmek için seçtiğinde bu iş için onun göğüsünü genişletir, hikmet çeşmelerini kalbine yerleştirip diline akıtır. 

Artık bundan sonra hiçbir sorunun cevabında aciz kalmaz, onda doğrudan başka bir şey bulunmaz. O daima ilahi tevfik, sebat ve te'yidden yararlanarak hata ve yanlışlıklardan korunmuş olur. 

Allah onu, yaratıklarına hüccet ve kullarına şahid olması için böyle yapar. Acaba insanlar, böyle bir kimseyi bulup seçebilirler mi? Ve seçtikleri kimsenin de bu vasıfları taşıyan olması mümkün olur mu?

[1]- En’âm/38.

[2]- Maide/3.

[3]- Bakara/124.

[4]- Enbiya/72,73.

[5]- Âl-i İmran/68.

[6]- Rum/56.

[7]- Yunus/35.

[8]- Bakara/247.

[9]- Bakara/251.

[10]- Nisa/113.

[11]- Nisa/54,55.