16) SEÇME[8] SÖZLER BABI

l-(124) ...Hafs b. el-Behterî, merfu olarak rivayet eder ki:

Emir'ül-Mü'minin (Ali b. Ebu Tâlib aleyhisselâm) şöyle derdi: «Ruhlarınızı hikmetin göz kamaştırıcı güzellikleriyle dinlendirin; çünkü be­denlerin yorulması gibi ruhlar da yorulur.»

2-(125) ...Ebu Basir şöyle rivayet eder:

Ebu Abdullah Cafer Sadık aleyhisselâm)'ın şöyle dediğini duydum: «Emir'ül-Mü'minin (Ali b. Ebu Tâlib aleyhisselâm) şöyle derdi: «Ey ilim öğrenmek isteyen öğrenci! Hiç kuşkusuz ilmin birçok üstünlükleri vardır: İlmin başı tevazudur, ilmin gözü, kıskançlıktan arınmadır, kulağı, anlamadır, dili doğruluktur, koruyucusu araştırmadır, kalbi iyi niyettir, aklı varlıkları ve olgu­ları tanımaktır, eli rahmettir, ayakları âlimleri ziyaret etmektir, himmeti esenliktir, hikmeti takvadır, kalıcılığı kurtuluştur, önderi sağlıktır, bineği vefadır, silâhı yumu­şak sözdür, kılıcı hoşnutluktur, yayı yumuşaklıktır, ordusu âlimlerle konuşmaktır, malı edeptir, serveti günahlardan kaçınmaktır, azığı marufa uygun hareket etmektir, suyu uysallıktır, yol göstericisi hidayettir ve yoldaşı iyilerin sevgisidir.»

3-(126)... Hammad b. Osman, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet eder:

«Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) buyurdu ki:

«İman için ne güzel vezirdir ilim. İlim için ne güzel vezirdir, yumuşak huyluluk. Yumuşak huyluluk için ne güzel vezirdir, şefkatlilik ve şefkatlilik için ne güzel vezirdir sabır.»

4-(127) ...Abdullah b. Meymun el-Kaddah, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan, o da atalarından (aleyhimusselâm) şöyle rivayet eder:

«Bir adam Resulullah'ın yanına geldi ve dedi ki: Ya Resûlullah, ilim nedir?

Buyurdu ki: «Susmaktır.»

-Adam: "Daha?" dedi.

-«Dinlemek.» dedi.

-Adam: "Daha?" diye sordu.

-Peygamberimiz: «Ezberlemek.»

-"Daha?" diye sordu,

-Peygamberimiz: «Öğrenilen ilimle amel etmek.» dedi.

-Adam: "Daha var mı ya Resûlullah?" diye sordu.

-Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve âlihi): «Bilgiyi yaymaktır.» buyurdu.

5-(128) Ali b. İbrahim merfu olarak Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet eder:

«Öğrenciler üç kısma ayrılırlar. Onları ve özelliklerini tanıyın.

Bir grup: Bilgiyi cehalet ve başkalarıyla tartışmak için öğrenir.

Bir grup: Yükselmek ve başkalarını dolandırmak için öğrenir.

Bir grup da dini anlamak ve akletmek için öğrenir.

Birinci gruptaki cehalet taraftarları, başkalarına eziyet eder, onlarla kavga ederler, toplantılarda konuşma yapar, bilgiçlik taslar ve ağırbaşlılık niteliğine sahipmişler gibi görünürler, takva postuna bürünürler. Oysa takvadan tamamen soyutlan­mışlardır. Allah böylesinin burnunu sürtsün ve belini kırsın.

Yükselmek ve başkalarını dolandırmak için ilim öğrenen kimseler hilebaz ve dalkavuk tiplerdir. Kendi düzeylerinde olan kimselere karşı üstünlük taslar, onlara tepeden bakarlar. Buna karşılık kendilerinden daha aşağı düzeyde olan zenginler karşısında tevazu gösterirler. Bunlar, zenginlerin tatlılarını yerler, dinlerini de bozup mahvederler. Allah, böylesinin adını sanını unutturur ve eserlerini âlimlerin eserleri­nin arasından söküp atar.

Dini anlamak ve akletmek için ilim öğrenen kimseler ise tasalı, hüzünlü olur­lar. Geceleri gözlerine uyku girmez. Kabuklarına çekilir, derin düşüncelere dalarlar. Gecelerini namazla geçirirler. İbadet eder, korkuyla ürperir, titrerler, yakarıp dua ederler. Kendileriyle uğraşırlar. Zamanın insanlarının özelliklerini bilirler. En güve­nilir kardeşlerinden bile endişe ederler. Allah, böyle kimselerin temellerini sağlam­laştırır ve kıyamet günü onlara güvence verir.»

Aynı hadisi bana Ebu Abdullah Muhammed b. Mahmud el-Kazvinî de anlattı, o aralarında Kazvinli Cafer b. Muhammed es-Saykal'ın da bulunduğu bazı arkadaş­larımızdan duymuş, onlar da Ahmed b. İsa el-Alevî'den, o Ubad b. Süheyb el-Basrî'den, o da Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)'dan rivayet etmiştir.

6-(129) ...Talha b. Zeyd şöyle rivayet eder:

Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)'ın şöyle dediğini duydum: «Kitabın ravileri çok ama gözeticileri azdır. Hadis hakkında olumlu düşünce­lere sahip nice insan, Kur'ân'a haince yaklaşır. Âlimleri, insanların kitab (Kur'ân)’ı gözetmemeleri üzerken, cahiller rivayetleri ezberleyememekten üzülürler. Biri haya­tını gözetirken biri de helakim gözetir. Bundan dolayı iki grup gözetici birbirinden ayrılır. İki farklı taraf olarak belirginleşir.»

7-(130) ...Abdurrahman b. Ebu Necran, kendisine anlatan birinden, o Ebu Ab­dullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet eder:

«Bizim hadislerimizden kırk tanesini ezberleyen kimseyi Allah, kıyamet günü âlim ve fakih olarak diriltir.»

8-(131) ...Zeyd eş-Şahham, Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’ın "İn­san yiyeceğine baksın." (Abese, 24) ayetiyle ilgili olarak şöyle rivayet eder:

İmam'a dedim ki: Nedir insanın yiyeceği?

Buyurdu ki: «Öğrendiği ilimdir. İnsan ilmi kimden aldığına bakmalıdır.»

9-(132) ...Ebu Said ez-Zuhrî, Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet eder:

«Şüpheli şeylerle karşılaşınca durmak, ötesine geçmemek, tehlikenin ortasına düşmekten daha iyidir. Sağlamlığından emin olmadığın bir hadisi terk etmen, anlamı­nı kuşatamadığın bir hadisi rivayet etmenden daha iyidir.»

10-(133) ...Hamza b. Tayyar rivayet eder ki:

İbn Tayyar, Muhammed Bakır (aleyhisselâm)’ın bazı sözlerini Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a arz eder. Bir yere gelince İmam ona: «Yeter, sus!» der.

Sonra şöyle buyurur: «Hakkında bilgi sahibi olmadığınız bir sözle karşılaştığı­nız zaman öteye geçmeyin, bekleyin ve hidayet imamlarına başvurun ki, onlar sizi doğruya iletsinler, göremediklerinizi belirginleştirsinler, size hakkı göstersinler. Allah-u Tealâ şöyle buyurmuştur: "Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun." (Nahl, 43)»

11-(134) ...Süfyan b. Uyeyne şöyle rivayet eder:

Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini duydum: «İnsanların bilgilerinin tümünün şu dört hususta toplandığını gördüm:

Birincisi: Rabbini bilmen.

İkincisi: Sana ne yaptığını bilmen.

Üçüncüsü: Sen­den ne istediğini bilmen.

Dördüncüsü: Seni dininden çıkaracak şeyleri bilmen.»

12-(135) ...Hişam b. Salim şöyle rivayet eder:

Ebu Abdullah (Cafer Sadık aley­hisselâm)’a dedim ki: Allah'ın, kulları üzerindeki hakkı nedir?

Buyurdu ki: «Bildiklerini söylemeleri, bilmedikleri hakkında konuşmamaları­dır. İnsanlar bu kurala uydukları sürece Allah'ın hakkım yerine getirmiş olurlar.»

13-(136) ...Ali b. Hanzala şöyle rivayet eder:

Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)'ın şöyle dediğini duydum:

«İnsanların konumlarını, yaptıkları rivayetlerin oranı (miktarı)na göre tanıyın.»

14-(137) ...îbn Aişe el-Basrî merfu olarak şöyle rivayet eder:

Emir'ül-Mü'minin (Ali b. Ebu Tâlib aleyhisselâm) bir hutbesinde şöyle dedi: «Ey insanlar! Biliniz ki, hakkında söylenen yalan bir sözden dolayı rahatsız olan kişi, akıllı değildir ve bir cahilin kendisini övmesinden hoşlanan kimse de hik­met sahibi değildir. İnsanlar yaptıkları iyiliklerle vardırlar. Her insan, yaptığı iyilik kadar değerlidir. İlmi meseleleri konuşun ki değeriniz açığa çıksın.»

15-(138) ...Abdullah b. Süleyman şöyle rivayet eder:

Bir gün yanında Hasan el-Basrî'nin: "İlmi gizleyen kimselerin karınlarının kö­tü kokusu cehennemlikleri rahatsız eder." dediğini söyleyen Basralı Osman adında bir adam bulunduğu bir sırada İmam Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini duydum:

«O zaman Firavun hanedanına mensup olup imanını gizleyen mü'min kişinin de helak olması gerekir! Allah'ın, Nuh (aleyhisselâm)'ı gönderdiği günden bu yana ilim, hep gizlene gelmiştir. Hasan, ister sağa gitsin ister sola gitsin, ilmi bura (Ehl-i Beyt)ten başka bir yerde bulamaz.»