2) İLMİN SIFATI, ÜSTÜNLÜĞÜ, ÂLİMLERİN FAZİLETİ BABI

1-(44) ...İbrahim b. Abdulhamid, Ebu'l-Hasan Musa (Musa b. Cafer aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet eder:

«Resûlullah bir gün mescide girdiğinde, insanların bir adamın etrafında kümelendiklerini gördü. «Nedir bu?» diye sorduğunda:

-"O bir allâmedir." dediler. Buyurdu ki: «Nedir âllame?»

Dediler ki: Arapların soylarını, Arap tarihinde yaşanan olayları, cahiliye döne­minin önemli gelişmelerini ve Arap şiirini en iyi bilen adamdır.

Bunun üzerine Nebi (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurdu: «Böyle bir ilmi bilmemek insana zarar vermediği gibi bilmek de fayda vermez.»

Ardından şöyle buyurdu: «Asıl ilim üç kısma ayrılır: Kur'ân'dan muhkem bir ayet. Yerine getirilen bir farz... Pratikte yaşanan bir sünnet... Gerisi fazlalıktır...»[2]

2-(45) ...Ebu'l-Behterî, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle riva­yet eder: «Alimler peygamberlerin vârisleridir; çünkü peygamberler mîras olarak dirhem ve dinar bırakmazlar. Bilâkis, hadislerinden bir hadis miras bırakırlar.[3] Kim bundan bir şey alırsa büyük bir kazanç elde etmiş olur.

O halde sahip olduğunuz ilmi kimden aldığınıza bakın. Çünkü biz Ehl-i Beyt'ten her halefin döneminde âdil birileri çıkar, aşırıların tahriflerini, bâtıl ehlinin işleri­ne gelen kısmını alıp geri kalanını değiştirme amaçlı girişimlerini ve cahillerin yo­rumlarını dinden ayıklarlar.»

3-(46) ...Hammad b. Osman, Ebu Abdullah (aleyhisselâm.)’dan şöyle rivayet eder:

«Allah, bir kuluna hayır dilediği zaman onu dinde derin kavrayış sahibi kılar.»

4-(47) ...Rebî b. Abdullah, bir adamdan, o da Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini rivayet eder:

«En büyük olgunluk ve kemâl derecesi; din­de derin kavrayış sahibi bir âlim olmak, felaketler karşısında sabretmek ve israftan uzak dengeli bir geçim düzenine sahip olmaktır.»

5-(48) ..İsmail b. Cabir, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle riva­yet eder:

«Âlimler güvenilirdirler. Muttakiler kaleler ve vasiler önderdirler.»

Diğer bir rivayette ise: «Âlimler meşalelerdir. Muttakiler kaleler ve vasiler önderdirler.»

6-(49) ...Beşir ed-Dehan, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’ın şöyle de­diğini rivayet eder:

«Ey Beşir! Bizim arkadaşlardan dinde derin kavrayış sahibi ol­mayan kimselerde hayır yoktur. Bizden bir kimse dinde derin kavrayışa sahip olma­yınca onlara (Ehl-i Beyt karşıtlarına) muhtaç olur. Onlara muhtaç olunca da; o, farkına varmadan kendi sapıklık kapılarından içeri sokarlar onu.»

7-(50) ...es-Sekunî, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan o da ataların­dan rivayet eder ki:

«Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurdu:

«Sadece şu iki adamın yaşamasında hayır vardır: 

İtaat edilen âlim ve duyduğunu anlayan, kavrayan dinleyici.»

8-(51) ...Ebu Hamza, Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’dan şöyle riva­yet eder:

«İlminden yararlanılan bir âlim, yetmiş bin âbidden daha üstündür.»

9-(52) ...Muaviye b. Ammar şöyle rivayet eder: 

İmam Ebu Abdullah (aleyhisselâm)'a dedim ki: "Bir adam var, sizin hadislerini­zi rivayet ediyor, insanlar arasında yayılmasını sağlıyor, onların sizin taraftarlarını­zın ve diğer insanların kalplerindeki yerlerini pekiştirmeye çalışıyor.

Bir adam da var ki, sizin Şia’nızdır ve sadece ibadetle meşguldür; ancak sizin hadislerinizi rivayet etmemektedir." Bunlardan hangisi daha üstündür?

Buyurdu ki: «Bizim hadislerimizi rivayet eden, onların, Şiâmızın kalplerinde pekişmesi için çabalayan kimse, bin âbidden daha üstündür.»