20) KİTAP VE SÜNNETE BAŞVURMA BABI

Helâl, haram ve insanların ihtiyaç duydukları her şeyle ilgili olarak kitapta veya sünnette bir açıklama mutlaka vardır.

1-(179) ... Mürazim Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet eder:

«Allah Tebareke ve Tealâ, Kur'ân'da her şeyin açıklamasını indirmiştir. Allah, kulların ihtiyaç duydukları hiçbir şeyi eksik bırakmamıştır.

Bir insan: "Keşke Kur'ân'da bu hususta bir ayet indirilmiş olsaydı." diyemez. Çünkü mutlaka onunla ilgili bir âyet vardır.»[12] 

2-(180) ...Ömer b. Kays, Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet eder:

«İmam'ın şöyle dediğini duydum:

«Allah Tebareke ve Teâlâ, ümmetin ihtiyaç duyduğu her şeyi kitabında indirmiş ve Peygamberine açıklamıştır. Her şey için bir sınır ve ona delâlet eden bir kanıt koymuştur. Bu sınırı aşanlar için de bir sınır (ceza) koymuştur.»

3-(l81) ...Süleyman b. Harun şöyle rivayet eder:

Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini duydum: «Allah'ın, yarattığı hiçbir helâl ve haram yoktur ki, bir evin sınırının olması gibi bunun da bir sınırı olmasın. Öyle ki yola düşen kısım yolundur, eve düşen kısım da evindir. Dolayısıyla tırmalamanın ve onun dışındaki saldırıların, bir kırbaç veya yarım kırbaç vurmanın bile cezası belirlenmiştir.»

4-(182) ...Hammad, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet eder:

«İmam'ın şöyle dediğini duydum: «Hiçbir şey yoktur ki, onun hakkında bir ayet veya sünnet kapsamında bir açıklama olmasın.»[13]

5-(183) ...Ebu'l-Carud şöyle rivayet eder:

Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm) buyurdu ki: «Size bir şey söylediğim zaman, bunun Allah'ın kitabının neresinde yer aldığını sorun.»

Sonra başka bir konuşmasında şöyle buyurdu: «Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi), boşboğazlığı, malı bozgunculuk amacıyla kullanmayı ve çok soru sormayı ya­sakladı.» Bunun üzerine orada bulunanlar İmam'a dediler ki:

Ey Resûlullah'ın oğlu! Bunlar Allah'ın kitabının neresinde yer alırlar?

Buyurdu ki: «Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: "Onların fısıldaşmalarının bir çoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanların arasını düzeltmeyi isteyen müstesna." (Nisa, 114) Ve buyurmuştur: "Allah'ın geçimi­nize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin." (Nisa, 5) Ve buyurmuştur: "Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın." (Mâide, 101)»

6-(l84) ...Mualla b. Huneys şöyle rivayet eder:

Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm) buyurdu ki: «İki insanın hakkında ihti­laf ettikleri hiçbir mesele yoktur ki, buna ilişkin "bir temel (aslı)" Allah Azze ve Celle'nin kitabında olmasın. Ancak sıradan insanların akılları bunlara ermez.»

7-(185) ...Mesade b. Sadeka, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)'dan şöy­le rivayet eder:

«Emir'ül-Mü'minin (Ali b. Ebu Tâlib aleyhisselâm) buyurdu ki:

Ey insanlar! Hiç kuşkusuz Allah Tebareke ve Teâlâ, size Resulü (sallallahu aleyhi ve âlihi) gönderdi, kitabı hak ilkesine dayalı olarak indirdi. Kaldı ki siz, kitap­tan, onu indirenden, peygamberden ve onu gönderenden habersiz, okumasız, yazmasız ümmi bir topluluktunuz. Allah, peygamberlerin ardının kesildiği, milletlerin uzun bir uykuya daldığı, cehaletin kol gezdiği, yaygınlaştığı, hukuka bağlılığın ve hayat düzeni doğrultusunda hareket etmenin rafa kaldırıldığı, hak karşısında körlüğün te­mel bir özellik haline geldiği, başkalarına ait hakların zorbaca gasp edildiği, dinin or­tadan kalkmaya yüz tuttuğu, savaş ateşinin kızıştığı bir dönemde; cihanın bağlarının sarardığı, dallarının kuruduğu, yapraklarının savrulduğu, meyvelerinden ümidin ke­sildiği, sularının kuruyup çekildiği bir zaman diliminde gönderdi elçisini.

Peygamberini gönderdiği sırada hidayetin sancağı porsumuş, alçaklığın san­cağı ihtişamla dalgalanıyordu. Dünya korkunç bir yıkımla çalkalanıyordu. Dünya ehlinin yüzünde kaba bir meymenetsizlik akıyordu. Dünya insanlara arkasını dön­müş, onlara yüz vermiyordu. Onlara sunduğu meyve, fitne yiyeceği, murdardı. Dün­yanın sembolü korkuydu. Koruyucu giysisi kılıçtı. Çürüyüp paramparça olmuştunuz. İnsanların gözleri göremez olmuştu. Günleri kapkaranlık idi. Akrabalık bağlarını kesmişlerdi. Pervasızca kan döküyorlardı. Kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyor­lardı. Güzel bir hayat, refah içindeki bir dünyada yaşamak, onlardan fersah fersah uzaklıktaydı. Allah'tan ne bir sevap umuyorlardı -andolsun- ne de O'nun azabından korkuyorlardı. Yaşayanları kirli körler ve ölüleri ateşte, kurtuluş ümidinden yoksun... İşte böyle bir zamanda önceki suhufların bir nüshası, önceki kitapların tasdikçisi, he­lâli haram kuşkusundan ayıklayan bir kitap onlara geldi.

Bu kitap Kur'ân-ı Kerim'dir. Onun konuşmasını isteseniz, kesinlikle sizinle konuşmaz. Ama ben size ondan haber veririm. Hiç kuşkusuz Kur'ân'da geçmiş mil­letlere ilişkin bilgiler yer alır. Kıyamet gününe kadar gelecek olanların bilgisi de. Aranızdaki meselelere ilişkinler hükümler yer alır. Aranızda baş gösteren ihtilafların açıklaması da ondadır. Eğer Kur'ân-ı bana sorarsanız sizi bilgi sahibi kılarım.»

8-(186) ...Abdu'l-A'lâ b. A'yen şöyle rivayet eder:

Ebu Abdullah (Cafer Sadıkaleyhisselâm)’ın şöyle dediğini duydum:

«Ben, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi)’nin çocuğuyum. Ben, Allah'ın kita­bını en iyi bilen kimseyim. Kur'ân'da ilk yaratılış anlatılır. Kıyamet gününe kadar olacaklar da açıklanır. Göklerin ve yerin haberi onda yer alır. Cennet ve cehennemin haberi de... Bu güne kadar olanların, olacakların haberlerini vermektedir. Kur'ân-ı avucumun içi gibi bilirim.

Allah şöyle buyurmuştur: "Onda her şeyin açıklaması vardır."[14] »

9-( 187) ...İsmail b. Cabir Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle ri­vayet eder:

«Allah'ın kitabında, sizden öncekilerin haberi, sizden sonrakilerin bilgisi ve sizin aranızda yaşanan meselelerin çözümü yer alır. Bunları da biz biliriz.»

10-(188) ...Sema'e, Ebu'l-Hasan Musa (b. Cafer aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet eder:

İmam'a dedim ki: Allah'ın kitabında ve Peygamberinin sünnetinde her şey var mıdır? Yoksa siz de mi bazı açıklamalar ekliyorsunuz?

Buyurdu ki: «Bilâkis, her şey Allah'ın kitabında ve Peygamberinin sünnetinde yer alır.»