5- İbn-i Babeveyh Urve bin Zübeyr'den şöyle nakletmektedir

“Bir gün ashaptan bir grupla Mescid-i Nebevi'de oturuyorduk, Bedr ve Rızvan biati ehlinin ibadet ve amelleri hakkında konuşuyorduk. Ebu Derda şöyle dedi: “Ey cemaat! Size ashap arasında malı en az, ameli en çok ve ibadetteki çabası en fazla olanı haber vereyim mi?”

Onlar da; “Kimdir? söyle” dediklerinde; “Ali bin Ebi Talib'tir” dedi. Bunu deyince herkes ondan yüz çevirdi. Ensardan biri şöyle dedi: “Hiç kimsenin kabul etmediği bir söz ettin”

O şöyle dedi: “Ben gördüğüm şeyi söyledim, siz de diğerlerinden gördüğünüzü söyleyin, ben bir gece Ben-i Neccar hurmalığında Hz. Ali'nin yanına vardım. O dostlarından ayrılmıştı, hurma ağaçlarının arkasına saklanmıştı, hüzün ve dert dolu bir sesle şöyle diyordu:

“Allah'ım, benden helak edici bir çok günah gördün, ama beni cazalandırmadın, sabırlı davrandın. Benden bir çok kötülüklere şahit oldun, ama beni rezil etmedin. Allah'ım, ömrüm günahta geçtiyse ve amel defterim günahlarla dolduysa, senin affından başka ümidim kalmadı ve senin rızandan başka bir arzum yok.”

Sesin geldiği yere doğru gittim, Hz. Ali olduğunu anladım, ağacın arkasına saklandım, Hz. Ali bir çok rekat namaz kıldı, namazı bitince ağlayarak şöyle dua ediyordu:

“Allah'ım, af ve rahmetini düşününce günahlar bana kolay geliyor, korkunç azabını hatırlayınca günahlarım bana ağır geliyor, benim unuttuğum ama senin kaydettiğin günahları amel defterimde okuyunca ne yapacağım? 

Emrin üzere melekler yakalar, esir alırlar. Öyle bir esir ki aşireti onu kurtaramaz, kabilesi feryadına yetişemez, bütün mahşer ehli ona acır, eyvahlar olsun, bu öyle bir ateş ki ciğerleri yürekleri pişirmektedir, beynin derisini yüzmektedir ve alevleri insanı adeta yutmaktadır.”

Uzun süre ağladı ve ondan sonra artık bir ses duymadım. Uyuduğunu zannettim, onu namaza kaldırmak istedim, ne kadar çağırdıysam da uyanmadı, mübarek bedeni kuru bir ağaç gibi hareketsizdi.

Öldüğünü zannedip, “İnnalillah ve inna ileyhi racıun” dedim. Sonra evine doğru koşup gördüklerimi Hz. Fatıma'ya anlattım, bana şöyle dedi:

“Ey Ebu Derda, o genelde Allah korkusundan böylece baygınlık geçirir.”

Gelip Hz. Ali'nin yüzüne su dökerek uyandırdılar. Hz. Ali bana; “Neden ağlıyorsun ey Ebu Derda” dedi.

Ben; “Senin kendine yaptığını gördüğümden ağlıyorum” dedim.

Hz. Ali şöyle buyurdu: “Beni hesaba götürdüklerini, sert ve kaba zebanilerin (cennem memurları) beni kuşattığını, beni cebbar olan Allah'a götürdüklerini, dostlarımın beni terkettiğini, dünya ehlinin bana acıdığını ve Allah katında öylece ayakta durduğumu görünce sen de bana acırsın. Allah her şeyi bilir, o her şeyden haberdardır.”

Ebu Derda şöyle dedi: “Vallahi böyle bir ibadeti Hz. Peygamber’in hiçbir ashabında görmedim.” [11]