6) KEVN (var olma) VE MEKÂN BABI

1-(233) ...Ebu Hamza şöyle rivayet etmiştir:

Nafi b. Ezrak Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’a sordu ki: "Bana Allah'ın ne zaman var olduğunu anlat?"

Buyurdu ki: «Ne zaman yoktu ki, sana ne zaman olduğunu anlatayım? Daima olan ve asla yok olmayan bir, hiçbir şeye muhtaç olmayan (samed), eş ve çocuk edinmeyen Allah, münezzehtir.»

2-(234) ...Ahmed b. Muhammed b. Ebu Nasr şöyle rivayet etmiştir:

Belh nehrinin ötesinden (Maveraunnehir) bir adam, Ebu'l-Hasan er-Rıza (Ali b. Musa aleyhisselâm)'ın yanma geldi ve dedi ki: "Sana bir soru soracağım, eğer bu so­ruya benim düşündüğüm gibi cevap verirsen senin imamlığını kabul edeceğim." Ebu'l-Hasan (Ali b. Musa aleyhisselâm) dedi ki: «İstediğini sor.» Adam şöyle dedi: "Bana Rabbinin ne zamandan beri var olduğunu, nasıl var olduğunu ve neye dayandığını söyle?"

Ebu'l-Hasan (aleyhisselâm) dedi ki: «Allah Tebareke ve Teâlâ neresiz, (mekânsız) nereyi, (mekânı) nere (mekân) yapandır. Ve nasılsız, (keyfiyetsiz) nasılı, (keyfi­yeti) nasıl (keyfiyet) yapandır. O, kudretine dayanır.»

Bunun üzerine adam yerinden kalktı, alnından öptü ve dedi ki: Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna, Ali­'nin, Allah Resûlü'nün vasisi olduğuna, ondan sonra Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi)'nin yerine geçtiğine, siz imamların doğru sözlü olduklarınıza ve senin de on­lardan sonra onların görevini üstlendiğine şahitlik ederim. 

3-(235)...Ebu Basir şöyle rivayet eder:

Bir adam Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’ın yanına geldi ve dedi ki:

Bana Rabbinin ne zamandan beri var olduğunu söyle?

İmam buyurdu ki: «Yazıklar olsun sana! Ancak bir zaman var olmayan şey hakkında ne zaman oldu? Denir. Benim yüce Rabbim, her zaman vardı ve her zaman nasılsız (keyfiyetsiz) diridir. Allah hakkında "...oldu" olmaz. Oluşu için de "oldu ve nasıl oldu" nitelemesi olmaz. O'nun için "nerede" (mekân) yoktur.

Bir şeyin içinde değildir. Ve bir şeyin üzerinde de değildir. Özel mekânı için bir yer meydana getirmemiştir. Varlıkların oluşmasından sonra güçlenmemiştir ve hiçbir şey olmadan önce de zayıf değildi. 

Bir şey meydana getirmemişken korku his­setmiyordu. Zihinde tasavvur edilen hiçbir şeye benzemez. Varlıkların yaratılmasın­dan önce egemenlikten uzakta değildi ve varlıkların ortadan kalkmasından sonra da egemenlikten uzaklaşmaz. Hayat olmaksızın hep diridir. Bir şey meydana getirme­den önce güçlü hükümdardı. Evreni var ettikten sonra da karşı durulmaz güç sahibi hükümdardır.



Varoluşu için "nasıllık" söz konusu değildir. Nerede oluş O'nun için yoktur, sınırı söz konusu değildir. Kendisine benzeyen bir şeyle tanınmaz. Uzun süre kal­maktan dolayı yaşlanmaz. 

Hiçbir şeyden korkmaz. Aksine bütün varlıklar Onun kor­kusundan titrerler. Sonradan olma bir hayatı olmaksızın diriydi. Vasfedilir bir oluşu, sınırlandırılabilir "bir nasıl" oluşu ve kavranabilir "bir nerede" oluşu veya bir şeye komşu olabilir "bir mekânı" yoktur. Bilâkis O, diridir, tanınandır, hükümrandır,

da­ima güç ve egemenlik sahibidir. Dilediğini, dilediği zaman dileyişiyle yarattı. Sınır­landırılamaz, parçalanamaz, yok edilemez. Keyfiyetsizlikti, mekânsız son olacaktır. "O'nun yüzü hariç, her şey helak olacaktır." (Kasas, 88) "Yaratma ve emir yetkisi O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah münezzehtir." (Araf, 54)


Yazıklar olsun sana, ey soru soran adam! Benim Rabbimi, zihinler kapsayamazlar. Şüpheler Onu, rububiyyet makamından indiremezler, şaşırmaz, hiçbir şey Ona yaklaşamaz, komşu olamaz, Olaylar Ona musallat olamazlar, hiçbir şeyden do­layı sorumlu tutulamaz, hiçbir şeyden dolayı pişmanlık duymaz. "Uyumaz.." (Bakara, 255) "Göklerde, yerde, ikisinin arasında ve yerin altında bulunan her şey Onundur." (Ta-ha, 6)»

4-(236) ...Ahmed b. Muhammed b. Halid, babasından, merfu olarak şöyle ri­vayet etmiştir: Yahudiler, Re’sul Calut'un etrafında toplandılar ve dediler ki: "Bu adam (Ali aleyhisselâm) âlim birisidir. Bizi ona götür, ona bazı sorular soralım."

Toplanıp Emir'ül-Mü'minin'in bulunduğu yere geldiler. Onlara Emir'ül mü'minin'in evde olduğunu söylediler. Onlar da Ali (aleyhisselâm) evden çıkıncaya kadar beklediler. Re’sul Calut ona dedi ki: Sana bazı sorular sormak için geldik.

Dedi ki: «İstediğini sor Ey Yahudi!» 

Dedi ki: Senin Rabbinin ne zamandan beri var olduğunu sormak istiyorum?

Buyurdu ki: «Allah meydana gelmiş olmaksızın vardı. Keyfiyetsiz vardı. Daima kemmiyetsiz ve keyfiyetsiz vardır. Onun öncesi olmaksızın vardı. O önceden önce, öncesiz, sonsuz, nihayetsiz vardı. Nihayetler Onda son bulur. O her sonun sonudur.»

Re'sul Calut dedi ki: Gidelim! Bu adam söylendiğinden daha bilgiliymiş!


5-(237) ...Ebu'l-Hasan el-Mevsilî, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet etmiştir:

Yahudi bilginlerden biri Emir'ül-Mü'minin (Ali aleyhisselâm)’ın yanına geldi ve dedi ki: Ey Mü'minlerin Emiri! "Rabbin ne zaman var oldu?"

Dedi ki: «Anan sensiz kalasıca! Ne zaman olmadı ki, ne zaman var oldu? Diye sorulsun? Benim Rabbim, önceden önce, öncesiz vardı, sonradan sonra, sonrasız var­dır. Sonluğunun sonu, sınırı yoktur. Sonlar O'nda son bulur. O, her şeyin sonudur.»

Yahudi dedi ki: Ey Mü'minlerin Emiri! Yoksa sen nebi misin?

Dedi ki: «Yazıklar olsun sana! Ben, ancak Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)’nin. Kullarından bir kulum[4] (velimdir, bağlılarından biriyim).»

Rivayet edilir ki, Emir'ül-Mü'minin'e "Gökleri ve yeri yaratmadan önce Rab-bimiz neredeydi?" diye sorulmuş, Ali (aleyhisselâm), bu soruya şu cevabı vermiştir:

«Nerede?» mekânla ilgili bir sorudur. Mekân yokken Allah vardı.»

6-(238) ...Muhammed b. Sema'e, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet etmiştir:

Yahudilerin din bilginlerinin başı (Re'sul Calut) Yahudilere de­di ki: "Müslümanlar, Ali'nin en keskin mücadeleci ve kesin inançları en iyi bilen, en âlim kimse olduğunu iddia ediyorlar. Bizi ona götürün, bir kaç soru sorayım da hata­sını ortaya çıkarayım." derken Ali'nin yanına geldiler. Bilginlerinin başı dedi ki:

Ey Mü'minlerin Emiri! Sana bir hususta soru sormak istiyorum.

Dedi ki: «İstediğini sor.»

Bunun üzerine şöyle dedi:

Ey Mü'minlerin Emiri! Rabbimiz ne zaman var oldu?

Dedi ki: «Ey Yahudi! Daha önce var olmayan bir kimse için ne zaman var ol­du? Denir. Allah, ise oluşsuz vardır. Keyfiyetsiz vardı, vardır. Evet, ey Yahudi! Evet, ey Yahudi! O'nun öncesi olur mu? O sonsuz, sınırsız önceden öncedir. Sonu olma­yan sondur. Sonlar O'nun yanında son bulur. Ve O, her şeyin sonudur.»

Yahudi dedi ki: Ben şahitlik ederim ki, senin dinin haktır ve senin dinine ay­kırı olan görüşler batıldır.

7-(239) ...Zurare şöyle rivayet eder:

Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)'a dedim ki: Allah, vardı da bir şey yok muydu? 

Dedi ki: «Evet, O vardı, hiçbir şey yoktu.»

Dedim ki: Peki, neredeydi?

-İmam bir yere yaslanmıştı, doğrularak oturdu-dedi ki:

«İmkânsızı söyledin ve mekânsız mekândan söz ettin ey Zurare!»

8-(240) ...Ebu'l-Hasan el-Mevsilî, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)'dan şöyle rivayet etmiştir:

Yahudi din bilginlerinden biri, Emir'ül-Mü'minin (aleyhissetâm)’ın yanına gel­di ve dedi ki: Ey Mü'minlerin Emiri! "Rabbin ne zamandan beri vardır?"

Buyurdu ki: «Yazıklar olsun sana! Daha önce var olmayan bir şey için ne za­mandan beri vardır? Denir; fakat olan şey için ne zaman oldu? Denmez. Allah, önceden önce, öncesiz ve sonradan sonra, sonrasız ve sonsuz vardır. Sonu olmayan sondur.»

Yahudi ona dedi ki: Yoksa sen nebi misin?

Dedi ki: «Hayır, anan sensiz kalasıca! Ben, ancak Resûlullah'ın kullarından bir kulum (velîmdir, bendelerinden bir bendeyim).»