Şehid-i Salis’in (Üçüncü Şehidin) Şahadeti

Bu uğursuz olayların en acılılarından bir diğeri, H. 1019 yılında Moğol padişahı Cihangirin emriyle, Sünni alimlerin eliyle 70 yaşında Şia ve Rafızî diye şehid edilen Ehl-i Beyt (a.s)’ın takvalı fakihlerinden ve Resulullah (s.a.a)’in temiz soyundan gelen Kadı Seyyid Nurullah Şuşteri (r.a)’in şahadete erişmesidir.

Buraya gelirken (Ekber Abade-i Agire mezarlığında bulunan) kabrinin başına gittim. Ahmak ve mutaassıp cahillerin bu büyük insana yaptıkları zulüm beni çok üzdü. Onun kabri şimdiye kadar şiaların ziyaretgahı olmuştur. Kabrinin üstüne şöyle bir şiir yazılmıştır:

Zalimin biri Nurullah’ı (Allah’ın nurunu) söndürdü.

Peygamberin göz nurunun başını kesti.

Ali’nin zamin olduğu insanın katlinin yılı;

1019’da Seyyid Nurullah şehid oldu dedi.

Hafız: Haksız yere bizi suçluyorsunuz. Gerçi, cahillerin ve avamın yaptıkları ifrati hareketler beni de çok üzdü. Ama şiaların amelleri de onları tahrik etmeye yardımcı oluyor.

Davetçi: şiaların hangi ameli, onların öldürülme, korkutulma, yağmalanma ve ırzlarına geçilmesine sebep olmuştur, söyler misiniz?

Hafız: Her gün binlerce insan, ölülerin kabirlerinin karşısında durup onlardan dilek diliyorlar. Acaba şiaların bu davranışı ölülere tapmak değil midir? Neden alimler buna engel olmuyorlar?

Milyonlarca insan o kabirlerin önünde yüzlerini toprağa sürüyor, secde ediyorlar. Bu da temiz insanların eline bahane vererek ifratı işler yapmalarına sebep oluyor. Şaşırılacak şey de şu ki, alicenabınız bu çeşit amellere tevhid ismini verip bu gibi insanlara da muvahhid diyorsunuz.

(Biz birbirimizle konuştuğumuz sırada Hanefi fakihlerinden Şeyh Abdusselam “Hediyet’uz- Zairin” adlı kitabı önüne koyup sayfalarını çevirerek okuyordu. Sanki bir açık yakalamak istiyordu bu kitaptan. Şeyh birden başını kaldırıp önemli bir delil eline geçmiş gibi bana doğru dönüp hamle edercesine şöyle dedi:)

Şeyhin Girişimi, Şüphe Uyandırması, Hamle İçin Vesile Hazırlaması ve Onu Savunması

Şeyh: Bismillah bakın burada (kitabı söylüyor) alimleriniz ziyaretçilere, İmamları ziyaret ettikten sonra iki rekat ziyaret namazı kılmalarını emrediyor. Acaba, gurbet kastı namazda şart değil midir?

Öyleyse ziyaret namazı ne demek oluyor? İmam için namaz kılmak şirk değil mi? Ziyaretçilerin İmamın kabrine doğru dönüp namaz kılmaları, onların şirk koştuklarına en büyük delil değil midir. Buna cevabınız var mı? İşte bu da sahih ve muteber kitabınız.

Davetçi: Vakit geç oldu, herkes yorgundur. Eğer izin verirseniz sizin ve Hafız beyin cevabını yarın vereyim. (Mecliste bulunan -Sünni ve Şia- herkes, böyle bir şeyin imkansız olduğunu ve hiçbir yere gitmeyeceklerini itirazlı bir şekilde söylediler.

Şeyhin cevabı verilip ölüye tapma konusu açıklanıncaya kadar bekleyeceklerini ve rahatsız olmayacaklarını söylediler. Ben tebessüm ederek Hafız’a şöyle dedim:) “Şeyh acayip ateşlendi. Kendice büyük bir delil buldu! İzin verirseniz önce onun cevabını vereyim, daha sonra alicenabınızın cevabını arz edeyim.

Hafız: Buyurun, hep birlikte dinlemeye hazırız.

Davetçi: Sayın şeyh, gerçekten çocukça bahaneler getiriyorsunuz. Şimdiye kadar ziyarete gidip ziyaretçilerin amellerini yakından gördünüz mü?

Şeyh: Hayır, bendeniz gitmedim ve görmedim.

Davetçi: Öyleyse ziyaretçilerin, İmam (a.s)’ın kabrine doğru dönüp namaz kıldıklarını neye dayanarak söylüyorsunuz ve sonra da kalkıp bu namaz ve ziyareti, mümin ve muvahhid şialar için bir şirk alameti olarak değerlendiriyorsunuz?

Şeyh: Elimdeki bu dua kitabınızdan diyorum. Burada, namazı İmam için kılın, diye yazıyor.

Davetçi: O kitabı bana verir misiniz? (Kitabı verdiklerinde tesadüfen Emir’ul- Müminin Hz. Ali (a.s)’ın ziyareti çıktı.) Acayip bir tesadüf, kendi aleyhinize delil getiriyorsunuz. Allah-u Teala her zaman bize yardımcı olduğu için burada da bizden yardımlarını esirgemedi.

Her şeyden önce en iyisi, bu ziyaretin nasıl yapılacağına dair, her bölümün amellerini -toplantımızın vaktini de göz önüne alarak- okuyalım, sonra namaz meselesini ele alarak şirkin nerede olduğuna bakalım! Burada olanlar da hüküm versinler.

Eğer, ziyaret namenin baştan sonuna kadar tevhidin dışında bir şey görmediğiniz takdirde utanmayın, bilin ki hata yapmışsınızdır. Kitap önünüzde olmasına rağmen onu incelemeden hamle ediyorsunuz. 

İşte buradan, bütün burada hazır bulunanlar da bilsinler ki, sizin diğer şüphecikleriniz de böylesine örümcek ağı gibi zayıftırlar.

Ziyaretin Adabı Hakkında


Bakınız burada ziyaretle ilgili şöyle yazıyor: Hz. Ali (a.s)’ı ziyaret eden bir kimse, Kufe Hendeği’ne yetiştiğinde dursun ve şöyle desin:

“Allah-u Ekber, Allah-u Ekber, ehl’ul- kibriyai ve’l- mecdi ve’l- azameti, Allah-u Ekber, ehl’ut- tekbiri ve’t- takdisi ve’t- tesbihi ve’l- alâi, Allah-u Ekber’u mimma ehafu ve ehzur, Allah-u Ekberu imadi ve aleyhi etevekkelu, Allah-u Ekberu recaî ve ileyhi uniybin..”

Necef‘in girişine geldiği zaman şöyle desin: “Hamd Allah’a ki bizi buna hidayet etti, eğer bizi hidayet etmeseydi, biz hidayet olamazdık...”

Avlunun kapısına yetiştiğinde Allah’a hamd ettikten sonra şöyle desin: “Ben şehadet ediyorum ki, Allah’tan başka ilah yoktur; O birdir ve şeriki yoktur. Yine şehadet ediyorum ki, Muhammed Allah’ın kulu ve resulüdür; Allah katından hakkı getirdi. Yine şehadet ederim ki, Ali Allah’ın kulu ve Resulullah ın kardeşidir. Allah uludur, Allah uludur, Allah’tan başka ilah yoktur...”

Hz. Ali (a.s)’ın mübarek mezarına ulaştığı zaman ise şöyle desin:

“Eşhedu en lâ ilahe illallah, vahdehu lâ şerikeleh...”

Ziyaretçi, Allah, Peygamber ve Eimme-i ethar’ın izinlerini isteyip hareme gittikten sonra, Hz. Peygamber (s.a.a)’e ve Emir’ul- Müminin Ali (a.s)’a selam vermeyi içeren çeşitli ziyaretler okur. Ziyaret bittikten sonra altı rekat namaz kılması emr edilmiştir.

Bunların iki rekatı Emir’ul- Müminin (a.s)’a, diğer dört rekatı da Hz. Ali (a.s)’ın kabrinin çevresinde defnedilmiş olan Hz. Adem ve Hz. Nuh’a hediye edilmektedir.

Ziyaret Namazı ve Namazdan Sonraki Dua


Acaba hediye namazı şirk midir? Anne-babaya ve müminlerin ruhlarına hediye namazı diye bir düstur yok mu? Öyleyse bu düsturların hepsi şirk midir? Ziyaretçinin, kurbeten ilellah olarak iki rekat namaz kılıp Hz. Ali (a.s)’a hediye etmesi şirk midir?

İnsan bir dostunu ziyaret etmeye gittiği zaman ona hediye götürmesi insanlığın gereğidir. Her iki fırkanın hadis kitaplarında Resulullah (s.a.a)’den, mümini ziyaret ederken hediye götürmekle ilgili hadisler için özel bablar ayrılmıştır. Ziyaretçi mevlasının kabrinin önünde durduğunda, mevlasının hayatında en çok sevdiği şeyi, yani namazı O’na hediye etmesi şirk midir?

Bu yüzden ziyaretçinin, kurbeten ilellah olarak iki rekat namaz kılıp Emir’ul Müminin (a.s)’a hediye etmesi emr olunmuştur. Acaba bu size göre şirk midir?

Alicenabınız namazın düsturlarını okudunuz, namazdan sonraki duayı da okusaydınız, şüphe ettiğiniz şeyin cevabını öğrenmiş olurdunuz; burayı okumuş olsaydınız kesinlikle tenkitte bulunmazdınız.

Şimdi de zihinlerin aydınlanması ve daha sonraları şiaların amellerine insaf gözüyle bakmanız ve müşrik değil muvahhid olduğumuzu ve her hallerimizde Allah’ı unutmadığımızı ve Hz. Ali (a.s)’ı, Allah Teala’nın salih kulu ve Resulullah (s.a.a)’in varis ve halifesi olduğundan dolayı da sevdiğimizi bilmeniz için izninizle bu duayı da okuyorum.

Duanın düsturu şöyledir: Namaz bittikten sonra Hz. Ali (a.s)’ın baş tarafında (Şeyhin, kabre doğru okuyorlar, diye söylediği sözün tersine) kıbleye doğru, kabir sol tarafında olduğu halde şu duayı okusun:

“Allah’ım, ben bu iki rekat namazı, seyyidime ve velin olan mevlama ve resulünün kardeşi Emir’ul- Miminin ve vasilerin seyyidi Ali bin Ebi Talib’e kendimden taraf hediye olarak kıldım. Allah’ın salatı O’na ve O’nun Âl’ine olsun.

Allah’ım, Muhammed ve Âl-i Muhammed’e salat eyle ve bu iki rekat namazı benden kabul et ve beni buna karşılık ihsan edenlerin mükafatıyla mükafatlandır.

Allah’ım, senin için namaz kıldım senin için rüku ve secde ettim. Sen şeriki olmayan bir Allah’sın. Namaz, rüku ve secde ancak sana câizdir. Çünkü Yüce Allah sensin, senden başka ilah yoktur.”

Şimdi Allah için söyleyin. Bir ziyaretçi Necef’e attığı ilk adımdan ziyaret namazını bitirdiği ana kadar daima hakkı zikretmesi, Allah’ın adı dilinden düşmemesi, Allah’ı azametle anması ve Hz. Ali (a.s)’ı Allah’ın salih bir kulu Resulullah (s.a.a)’in kardeşi ve varisi olduğunu söylemesi ve bunu itiraf etmesi acaba şirk midir?

Eğer namaz kılmak ve Allah’ın vahdaniyetine şehadet etmek şirk ise, öyleyse lütfen tevhidin ne olduğunu öğretinde Allah ve Peygamberin yolundan çıkıp da sizin yolunuza girelim.

Şeyh: Görmüyor musun burada; “Önce türbenin eşiğini öp sonra gir” diye yazıyor. Bu yüzden biz duymuşuz ki, ziyaretçiler İmamların türbelerine gelince secde ediyorlar. Bu secde Ali için değil mi? Acaba Allah’tan başkasına secde etmek şirk değil midir?

Davetçi: Eğer ben sizin yerinize olsaydım, mantıklı cevabı duyduktan sonra bu toplantı bitinceye kadar, hatta münazara toplantıları bitinceye kadar asla konuşmaz susardım. Ama siz yine de konuşuyor ve öyle sözler söylüyorsunuz ki her işiteni gülmeye zorluyor. (Toplantıdakilerin kahkahayla gülmeleri.)