8:Zübeyr için söyledikleri

Sanıyor ki eliyle biat etti, gönlüyle etmedi. Oysa ki biat ettiğini ikrâr etmekte, kalbiyle etmediğini söyleyip yaptığını inkâr eylemekte. Peki, öyleyse ya buna dâir bir hüccet göstersin, tanık getirsin; yahut da çıktığı, bozduğu biate gene dönsün.
* * *
9:Cemel savaşından önce kendilerini tehdit edenler için söyledikleri:
Gürlediler, çaktılar; bu ikisiyle beraber gene de korkuyla kalakaldılar. Bizse gürlemeyiz çakmadan; akmayız yağmadan.
* * *
31:Cemel savaşından önce itaate davet için Zübeyr'e Abdullah b. Abbas'ı gönderirlerken buyurdular ki:
Tahla'yla buluşma; buluşursan görürsün ki o, boynuzuyla süsmeye hazırlanmış bir boğadır sanki; serkeş bir bineğe binmiş; bana bu binek râm olmuş diyor. Sen Zübeyr'le buluş, görüş. Çünkü o, yaratılış bakımından daha yumuşaktır. De ki: Halanın oğlu[37] diyor ki: Beni Hicaz'da tanıdın, Irak'ta inkâr ettin. Ne iş yüz gösterdi, ne gördün ki bu işi ettin?
* * *
137:Cemel'den önce Talha ve Zübeyr hakkında
Vallahi benden sâdır olan bir kötülük yüzünden inkâr etmezler beni; benimle aralarında olup biten bir haksızlık yüzünden de terk eylemediler beni. Onlar kendilerinin terk ettikleri hakkı dilemekteler; kendi döktükleri kanı istemekteler. O kanda, onlarla ortaksam, onların da payı var o kanda. O kanı benden önce onlar istemeye kalkışıyorlarsa o kanın sorumluluğu asıl onlardır. Onların adalete uygun olarak ilk yapmadıkları iş, kendi aleyhlerine hükmetmeleri olabilir. Benim görüşüm yerindedir, gerçektir; ne şüpheye düştüm; ne şüpheye düşürüldüm. Ne kimse benim hakkımda şüpheye düşebilir; ne ben kimseden şüphelenirim. Onlar, ancak isyan eden bir bölüktür ki o bölükte kin vardır, haset vardır; tuttukları yol şüpheli yoldur, kapkaranlıktır.
Oysa ki iş apaçıktır; sapıklık meydandadır; bu hususta söylenecek söz de kalmamıştır. Allah'a andolsun, savaşta onların kanlarıyla bir havuz dolduracağım ki, buna gücüm de yeter; o havuzdan ne bir susuz su içip kanabilir, ne bir kimse o havuzdan tozsuz-topraksız bir yudum su elde edebilir.
(Aynı hutbeden):
Doğum ânı gelmiş kadınların çocuklarını beklemeleri gibi başıma üşüştünüz de biat diye bağrıştınız. Ben elimi yumup çektikçe siz tuttunuz, açtınız. Elim, sizinle savaşa girişti âdetâ siz onu çekip durdunuz.
Allah'ın, bu iki kişi, yakınlık bağlarını kestiler; bana zulmettiler; biatimi inkâr ettiler; halkı aleyhime kışkırttılar. Bağladıklarını sen çöz; düğümlediklerini sen gevşet; umdukları, yaptıkları şeydeki kötülüğü sen göster onlara. Savaştan önce tövbe etmelerini bekledim; nimeti hor gördüler, esenliği teptiler.