KUMEYL B.ZİYAD'A KISA TAVSİYElerİ

Ey Kumeyl, her gün Allah'ın ismini zikret; "La havle ve la kuvvete illa billah" (Bütün güç ve kuvvetler ancak Allah’tandır) de ve Allah'a tevekkül et (sığın). 

Bizi hatırla; ismimizi anarak bize salavât getir ve bunu kendin ve korunmasına önem verdiğin şeyler için tekrarla; o günün şerrinden amânda olursun, inşâallah.

Ey Kumeyl, Yüce Allah, Resulullah salla’llahu aleyhi ve alih’e edep öğretti; Resulullah salla’llahu aleyhi ve alih de bana. Ben de mü'minleri terbiye edenim ve bu edepleri erdemli insanlara mirâs olarak bırakanım.

Ey Kumeyl, her ilmi açan benim; bütün sırları sona vardıran da Kaim (Hz. Mehdi) aleyhi’sselâm'dır.

Ey Kumeyl, (Resulullah salla’llahu aleyhi ve alih’in Ehl-i Beyt’i) hep birbirinden olan (ve aynı kökten türeyen) bir soydur. Allah duyan ve bilendir.[1]

Ey Kumeyl, ilim ve âdâbı yalnızca bizden alırsan, işte o zaman bizden sayılırsın.

Ey Kumeyl, yapacağın her harekette marifete (bilgi ve şuura) muhtaçsın.

Ey Kumeyl, yemek yediğinde Allah'ın ismiyle başla ki, O’nun ismiyle hiç bir hastalık zarar veremez ve bütün dertlere de şifadır. Ey Kumeyl, yemeğini başkalarıyla ye ve cimrilik yapma; 

sen kimseye rızık veremezsin (her kesin rızkını Allah verir); oysa Allah bunun karşılığında sana bol mükâfat verir. Sofra başında hoş davran; sofra arkadaşını sevindir ve hizmetçini suçlama.

Ey Kumeyl, yemek yerken (sofrada oturmanı) uzun sürdür ki arkadaşın da doysun, başkaları da rızkını alsın. Ey Kumeyl, yemekten sonra, verdiği rızk karşısında Allah'a hamd et, sesli bir şekilde şükret ki, başkaları da sana uysun; o zaman daha çok sevap alırsın.

Ey Kumeyl, midenin tümünü yemekle doldurma, su ve havâya da yer bırak; henüz iştahlıyken el çek ki, yemeğin lezzetini alasın. Vücudun sağlığı, az yiyip, az içmededir.

Ey Kumeyl, ancak zekât veren, mü'minlere kardeşçe davranan ve akrabalarıyla iyi ilişkisi olan kimselerin malında bereket olur. Ey Kumeyl, mü'min akrabalarına, diğer mü'minlerden daha çok pay ayır; onlara daha çok rauf ve şefkatli davran ve yoksullara sadaka ver.

Ya Kumeyl, sana el açan kimseyi, eli boş çevirme, sadece bir üzüm veya hurma tanesi verebilecek durumda olsan bile. Muhakkak sadaka, Allah katında büyür.

Ey Kumeyl, mü'minin süsü, alçak gönüllülükdür; güzelliği iffetdir; şerefi, dini araştırıp anlamaktır; izzeti, boş konuşmaları ve dedikoduları terketmektir.

Ey Kumeyl, halkın her sınıfında bir grup diğerinden daha üstün olur; sakın düşük seviyeli olanlarıyla tartışma; bana yönelik yakışmaz bir söz söyleseler bile tahammül et ve Allah'ın: "...Cahiller onlara söz söyleyince, selam olsun, diye cevap verirler."[2] diye vasıflandırdığı kimselerden ol.

Ey Kumeyl, bütün hallerde hakkı söyle. Takvalı insanlarla dost ol; fâsıkları terket; münafıklardan uzak dur ve hâin insanlarla arkadaş olma.

327

Ey Kumeyl, ilişki kurmak veya alışveriş yapmak için zalimlerin kapısını çalma. Sakın onlara tâzim etme. Toplantılarında Allah'ın gazabına uğramana vesile olacak şekilde hazır bulunma.

Eğer mecburiyet gereği yanlarında bulunursan, sürekli Allah'ı zikret; O'na tevekkül eyle ve şerlerinden Allah'a sığın; başını aşağı sal; kalbinle yaptıklarını inkâr et; Allah'ı onların duyacağı kadar sesli bir şekilde tâzim et. Böylece, Allah da seni teyid eder ve onların şerrinden korur.

Ey Kumeyl, Allah'a ve O'nun dostlarının velayetine ikrardan sonra kulların en iyi itaati, iffetli, tahammüllü ve sabırlı olmalarıdır.

Ey Kumeyl, maddî sıkıntını açığa vurma; izzet-i nefsini koruyarak onu gizli tut ve Allah için sabret.

Ey Kumeyl, kardeşine sırrını açmanın mahzuru yoktur; fakat kardeşin kimdir (biliyor musun)? Seni zorluklarda yalnız bırakmayan, boynuna diyet yahut kan parası geldiğinde kendini kenara çekmeyen,

(muhtaç olduğunda) ağız açmadan ihtiyacını gideren, seni, durumunu izhar etmeye mecbur edecek derecede kendi haline bırakmayan (sürekli durumundan haber alan) kimsedir. Eğer kardeşin, seni hak yoldan ayırmak istiyorsa, ıslahına çalış.

Ey Kumeyl, mü'min, mü'minin aynasıdır; ihtiyacını giderir ve durumunu güzelleştirir. Ey Kumeyl, mü'minler kardeştirler, kardeş hiç bir şeyi kardeşine tercih etmez.

Ey Kumeyl, kardeşini sevmiyorsan, kardeşi değilsin. (Gerçek) mü'min, bizim söylediğimizi söyleyendir; bizim sözümüze hilaf eden, bizden geri kalır; bizden geri kalan, bize varamaz; bizimle olmayan cehennem ateşinin en alt tabakasında yer alır.

Ey Kumeyl, sinesinde derdi olan, balgam çıkarır (yüreğinde sırrı olan diline döker). O halde birisi sana bizden (sır olarak) bir şey söyler ve senden kimseye açmamanı isterse, sakın onu açığa vurma. Aksini yaparsan, tövben kabul olmaz; öyle olunca da, son durağın cehennem ateşi olur.

329

Ey Kumeyl, Resulullah salla’llahu aleyhi ve alih’in Ehl-i Beyt'inin sırrını başkalarına açmak, tahammül edilecek şey değildir; açan kimsenin tövbesi kabul olmaz; sana söylediklerimi yakin ehli mü'minden başkasına açma.

Ey Kumeyl, her zorlukla karşılaştığında: "La havle ve la kuvvete illa billah" (Bütün güç ve kuvvetler ancak Allah'tandır) dersen, zorlukta (sana) yeter. Her nimete ulaştığında: "Elhamdulillah" de, rızkın daha da artar. Rızkın gecikirse, Allah'tan mağfiret dile ki bolluğa çıkasın.

Ey Kumeyl, bizim velayetimizle mal ve evladını Şeytan'ın ortaklığından kurtar.

Ey Kumeyl, (iman vardır, gönüllerde) yerleşmiştir; (iman da vardır, gönüllere) eğreti konar. Sakın (imanı) eğreti olanlardan olma. (İmanı) yerleşmişlerden olmak istersen, buna ancak, seni saptırmayacak ve yoldan çıkarmayacak ana caddeden (Ehl-i Beyt'in velayetinden) ayrılmadığın takdirde ulaşırsın.

Ey Kumeyl, hiç bir farzın ruhsatı olmadığı gibi, hiç bir sünnetin de şiddeti yoktur. ( Yapılması sıkı tutulmamıştır.)

Ey Kumeyl, (şunu bil ki her zaman) günahların iyiliklerinden, gafletin zikrinden ve Allah'ın sana verdiği nimetler, yaptığın amellerden daha çoktur. Ey Kumeyl, sürekli olarak Allah'ın verdiği nimet ve afiyetten yararlanmaktasın; o halde sen de sürekli O’nun hamd-ü senâsı, tesbih ve takdisi, şükrü ve zikriyle meşgul ol.

Ey Kumeyl, Allah'ın: "... Allah'ı unutmuşlar da O da, kendilerini unutturmuştur onlara" deyip "İşte onlar fasıkların ta kendileridir."[3] diye fasık olarak nitelediği kimselerden olma sakın.

Ey Kumeyl, (sırf) namaz kılman, oruç tutman ve sadaka vermen önemli değildir; (asıl) önemli olan, namazını (ve diğer amellerini) temiz bir kalple Allah'ın râzı olduğu bir şekilde ve tam bir huşu içinde yerine getirmendir.

Nerede ve neyin üzerinde namaz kıldığına dikkat et; bunları doğru ve helâl yoldan elde etmiş olmazsan, kabul olmayacaktır.

331

Ey Kumeyl, kalpte olan dile dökülür; kalp de aldığı gıdayla hayat kazanır; kalbine ve bedenine verdiğin yiyeceğe dikkat et; helâl olmazsa Allah, tesbih ve şükrünü kabul etmez.

Ey Kumeyl, şunu bil ve anla ki, biz, halkın emanetini vermemek hususunda kimseye izin vermemişiz; kim böyle bir izni benden nakletmişse, bâtıl ve yalan söylemiştir ve yalanının cezâsı, cehennem ateşidir.

Andolsun ki Resulullah salla’llahu aleyhi ve alih vefâtından az önce bana üç kere şöyle buyurdu: "Ya Ebe'l Hasan, emaneti sahibine teslim et, ister iyi adam olsun, ister fâcir; emanet ister büyük olsun, ister küçük, hatta iplik ve iğne bile olsa.

Ey Kumeyl, cihâd ancak âdil imâmla câizdir ve ganimet ancak faziletli imâmla helâl olur.

Ey Kumeyl, eğer (Allah tarafından) peygamber gönderilmeseydi, fakat yeryüzünde takvâlı bir mü'min bulunup da (peygamberlerin vazifesini yüklenerek halkı) Allah'a dâvet etseydi, sence bu işinde haklı mıydı, yoksa haksız mı? Vallahi, Allah onu bu işe tayin edip ve onu lâyık kılmadıkça haksızdır.[4]

Ey Kumeyl, din Allah'ındır; onun başına resul, nebi yahut vâsiden (Allah'ın tayin ettiği halifeden) başka kimsenin geçmesine izin vermez.

Ey Kumeyl, (rehberlik makâmı) sadece, nübüvvet, risâlet ve imâmetle sınırlıdır; geriye kalan ya tâbi olup izleyenlerdir, yahut da sapık ve bid'at ehli olanlardır. "Allah ancak takvalılardan (iyi amellerini) kabul eder."[5]

Ey Kumeyl, Allah; Kerim, Halim (cezâ vermede acele etmeyen), Azim ve Rahim'dir. O, ahlâkını bize tanıtmış, onlarla sıfatlanmayı ve halkı da aynı yöne sevketmeyi emretmiştir bize.

Biz de bu vazifeyi hiç karşı gelmeksizin yerine getirdik, hiç bir nifâk göstermeden icra ettik, yalanlamadan tasdik ettik ve şüphe etmeden kabullendik.

333

Ey Kumeyl, ne itâat edilmek için dalkavukluk yaparım, ne sözümden çıkmasınlar diye (boş) vaadlerde bulunurum, ne de bana Emir-ül Mü’minin desinler diye göçebelerin vereceği yemeğe rağbet ederim.

Ey Kumeyl, (mal, makâm vb.) bir şeyi elde eden, fâni bir dünyayı elde etmiştir. Biz ise, ebedî ve bâki bir âhireti elde ettik.

Ya Kumeyl, herkes âhirete doğru hareket etmekte; bizim âhirette rağbet ettiğimiz şey, Allah'ın rızası ve muttakilere vereceği cennetin yüksek dereceleridir.

Ey Kumeyl, yeri cennet olmayan kimseyi, elemli bir azâp ve sürekli bir zilletle müjdele!

Ey Kumeyl, ben her durumda Allah'a, verdiği tevfik ten dolayı hamd ediyorum. Şimdi istersen, kalk (git) artık.

[1]- Bu cümle Kur'an'dan iktibastır. Al-i İmran/34.

[2]- Furkan/63

[3]- Haşr/19

[4]- Yani rehberlik ve tebliğ gibi ilâhî görevleri, ancak Allah'ın tayin ettiği kimseler üstlenebilir.

[5]- Maide/27.