1- Mutaassıp Kadı Fadlullah bin Ruzbehan “İbtal’ul- Batıl”da,
2- İbn-i Hacer Askalani (Ö: 852) “Tehzib’ut- Tehzib”in 337. sayfasında,
3- Yine İbn-i Hacer “İsabe”nin c. 2, s. 509’unda,
4- İbn-i Kuteybe ed-Diyneveri (Ö: 276) “Tevil-u Muhtelif’il- Hadis” kitabının 200 ilâ 202. sayfalarında,
5- İbn-i Hacer-i Mekki (Ö: 973) “Savaik’ul- Muhrika”nın 78. sayfasında,
6- Hacı Ahmed Efendi “Hidayet’ul- Murtab”ın 146’dan 152’ye kadar olan sayfalarında.
7- İbn-i Esir-i Cezri (Ö: 630) “Usd’ul- Ğabe”nin c. 4, s. 22’inde,
8- Celalettin Süyuti “Tarih’ul- Hulefa”nın 66. sayfasında,
9- İbn-i Abdulbirr el-Kurtubi (Ö: 463) “İstiab”ın c. 2, s. 274’ünde,
10- Seyyid Mümin Şeblenci “Nur’ul- Ebsar”ın 73. sayfasında,
11- Şehabuddin Ahmed bin Abdulkadir el-Uceylî “Zahiret’ul- Meal” da,
12 - Muhammed bin Ali es-Sabban “İs’af’ur- Rağibin”in 152. sayfasında,
13- Nuruddin bin Sabbağ el-Maliki (Ö: 855) “Fusul’ul- Mühimme”de,
14- Nuruddin Ali bin Abdullah es-Semhudi (Ö: 911) “Cevahir’ul- Akdeyn”de,
15- İbn-i Ebi’l- Hadid el-Mutezili “Nehc’ul- Belağa Şerhi”nın c. 1, s. 6’ında,
16-Allame Kuşçî “Şerh-i Tecrid”in 407. sayfasında,
17-Hatip Harezmi “Menakıb”ın 48 ilâ 60. sayfalarında,
18- Muhammed bin Talha eş-Şafii “Metalib’us- Süul”un 6. fasıl 29. sayfasında,
19- İmam Ahmed bin Hanbel “Fezail” ve “Müsned”de,
20- Sibt bin Cevzi “Tezkire”nin s. 85 ilâ 87’sinde,
21- İmam Salebi “Keşf’ul- Beyan” tefsirinde,
22- Allame İbn-i Kayyim el-Cevzi “Turuk’ul- Hükmiyye”nin s. 41 ilâ 53’ünde (bir çok olayları nakletmesi dahilinde),
23- Muhammed bin Yusuf-u Genci eş-Şafii “Kifayet’ut- Talib”in 57. babında,
24- İbn-i Mace el-Kazvini “Sünen”inde,
25- İbn-i Meğazili eş-Şafii “Menakıb”da,
26- İbrahim bin Muhammed el-Himvini “Feraid”de,
27- Muhammed bin Ali bin Hasan’il- Hakim et-Tirmizi “Feth’ul- Mubin” şerhinde,
28- Deylemi “Firdevs”ta,
29- Şeyh Süleyman Belhi el-Hanefî “Yenabi’ul- Mevedde”nin 14. babında,
30- Hafız Ebu Naim el-İsfehani “Hilyet’ul- Evliya” ve “Ma nezel’el-Kur’an-u Fi Ali’yyin”de ve sizin diğer bir çok büyük alimleriniz, çeşitli lafız ve ibarelerle halife Ömer’in şöyle
dediğini nakletmişlerdir:
“Levla Ali’yyun le-heleke Ömer.”
(Eğer Ali olmasaydı, Ömer helak olurdu.)